Ölüler toprakta çürüdü. Dirilerin yaşamı soldu. Gemiler ise yüzmeye devam ediyor.
Peki şimdi ne olacak? Sallanan yeri mi suçlu ilan edeceğiz? Yoksa vergi toplarken, ceza keserken gördüğümüz devlet görevlilerinin depremin sorumluluğunu üstlenmesi gerekmez mi?
Yanıtı var. Üstelik dünyaya Türkiye’nin emsal olduğu bir karar. Elbette depremle ilgili.
1999 depreminin sembolüydü Veli Göçer. Çınarcık’ta yaptığı siteler çökmüş, insanlar ölmüştü. Göçer yargılandı, hapis yattı. Ama binaları dikerken seyredenler, ona inşaat izinleri verenler, insanlar satın alırken dur demeyenler yargı önüne çıkarılamadı.
BİLE BİLE LADES
Aslında herkes Veli Göçer’in usulsüz işler yaptığını biliyordu. Belediye meclisine geldiğinde, o günkü Belediye Başkanı Ahmet Yaşar Birinci, meclis üyeleriyle tartışmıştı. “Benden önce başlamış” diyerek elini yıkamıştı. Suçladığı eski başkan Turgut Kurt’tu.
Başkan Birinci: “(...) 17 Ekim 1994 tarihli toplantı sırasında dile getirdiğim gibi arkadaşımız geçmişte yapılan hatalara karışmaksızın tamamlanan altı katlı binaların inşa edilmesinin yasallaşmasını önermektedir (...) Haziran tarihli toplantıda daha önce belirtmiştim ve tekrar ediyorum, geçmişte yapılan hatalara karışmaksızın onları du¨zeltelim. Hataların işlendiğini kabul ediyorum.”
Meclis üyesi Nevzat Parlak: “Başkanım, söz konusu bölgede altı katlı binalar inşa edilmiştir. Hangi hakla inşa edebilir (...) kendisi kimden izin aldı? (...) kendisinin ‘pisliklerini temizlemeye’ mecbur değilim. [bu yapıların] betonla çevrilmesine haziranda karar verdik. Bu yapılar yıkılsın.”
Üye Mehmet Polat: “Kanun, bu tip yapıların, tespit edilince durdurulacağını söyler. Altı aydır görevdesin. Bunu yaptın mı yapmadın mı?”
Oylamada “Yıkılsın” diyenler ile “Kalsın” diyenler eşit çıktı. Ama başkanın oyuyla, Göçer’i sevindiren karar çıktı. Binalar olduğu yerde kaldı.
Binalar, kamyon geçerken bile zangır zangır titriyordu. Deprem olduğunda, Göçer’in deniz kumuyla yaptığı site, 195 kişiye mezar oldu. Bilirkişi raporu, “Geliyorum” diyen faciayı özetliyordu: