Kuzuların davasını tilkiler görüyor. Karar, toprakta kurumuş kanla yazılıyor.
Haberi ilk kez KRT’de gördüm. Ahmet Sesli ve İlknur Yağumli imzalıydı. “İstanbul Anadolu Adliyesi’ne uzanan Ponzi Skandalı” başlığını taşıyordu. Adliyedeki Seçil Erzan vakası benzeri ponzi dolandırıcılığı anlatılıyordu. Geçen pazartesi günü, Anadolu Cumhuriyet Başsavcılığı’nın, bir önceki başsavcı döneminde yaşanan ve sır gibi saklanan konuyla ilgili bir çalışmayı HSK’ye sunduğunu görünce dosyayı bulup okudum. Ağzımdan şu cümle döküldü: Dünyanın en büyük adliyesi diye açmıştık, dünyanın en büyük dolandırıcılık ve yolsuzluk merkezlerinden biri olmuş!
Skandal, yine parasını kaptıran şikâyetçiler sayesinde ortaya çıkmış. En az 9 şüphelisi bulunuyor. Dosyaya göre, para toplayan ismin adı Kevser E. Özel bir inşaat şirketinde çalışan Kevser E., bir süre sonra kendi emlak ofisini kurmuş. Anlattığına göre arsa satışından kazanıyormuş.
Her şey “param olsa” diye başlıyor ya. Kevser E., tanıştığı kimselerden “Ucuza arsa alıp pahalıya satıyoruz, aradaki farkla kâr ediyoruz” diye fon toplamaya başlamış. Ucundan para da dağıtmış. Derken, iş patlayınca “Dolandırıldım” diyenler Anadolu Adliyesi’nin yolunu tutmuş. İlk şikâyetçi Burak Y.’nin ifadesinden aktarayım: “Çok para kazandığımızı, benim vermiş olduğum paranın 35 milyon liraya ulaştığını söyledi. Bunun üzerine tapuların tarafıma verilmesini istedim. Bu sefer iyice kaçmaya başladı. Tapuları vermedi. Telefonlarımı da açmadı.”
Böylece milyonlarca liralık dolandırıcılığın ayrıntıları ortaya çıkmış. İşin içine, aşk hikâyeleri ve adliye ihalelerindeki yolsuzluklar karışmış.
ÇAKARLI ARAÇLA DOLANDIRICILIK
Şöyle anlatayım...
Anadolu Adliyesi’nin İdari İşler Müdürü Yavuz K., mağdur ifadelerine göre Kevser E.’nin sevgilisiymiş. Bu kadar değil, ikili birlikte para topluyormuş. Bu sırada dünyanın en büyük adliyesinin çakarlı arabaları, para taşımakta kullanılıyormuş!
Avukat Burak Y.’nin ifadesinden devam edeyim: