Çoğu zaman sorulardan bahsederiz. Oysa onları yaratan cevaplardır.
Gazeteciler Erdoğan’a soru sordu, diyorlar. Hayır, işin doğrusu “Erdoğan’ın cevaplarına soru buldu” olacak. Almanya dönüşü yine aynısı yaşandı. Erdoğan’a ilk soru nasıl başlıyor yazayım: “‘Türk beklenendir’ bakış açısıyla sürdürdüğümüz dış politikamızın son hamlesi, Gazzeli kanser hastalarının tedavi için Ankara’ya getirilmeleri oldu. Dünya üzerinde bu işi gerçekleştiren tek ülke biziz.” Haliyle soruları değil, cevapları okumalıyız.
Kastettiğim, Erdoğan’ın önceki günkü 50 artı 1 çıkışı. “Değişmesi konusunda aynı fikirdeyim” dedi. Elbette tahmini güç değil. Erdoğan gazeteci sorduğu için değil, açıklamayı kendi istediği için yaptı.
Sürpriz mi?
Evet, söz konusu sistemi Erdoğan getirdi. Kamuoyuna, istikrarın ön şartı gibi anlatıldı. Gelgelelim, sonuçta herkesi ittifaklara mecbur etti. Uçakta “kimin eli, kimin cebinde belli değil, yok altılı, yok on altılı masa...” dedi ama seçimde kendisi de MHP, BBP, YRP, DSP, HÜDA PAR ile ittifak kurup alternatif altılı masa kurmuştu. Haliyle Erdoğan’ın sözleri yalnız muhalefeti işaret etmiyor. Belli ki kendisini de kapsıyor.
BAHÇELİ’NİN HEDEFİNDEKİLER
Üstelik...
Erdoğan, bu görüşünü ilk kez söylemedi. Daha önce de birkaç kez farklı ağızlardan onun sesi çıktı. Ancak önerisinin bir karşıtı vardı: MHP ve lideri Devlet Bahçeli.