Kurak toprakta çiçek yetişmez sanırsın. Oysa çatlamış toprakta bekleyen tohum, başını kaldırmak için gökteki damlayı bekler.
Projeyi AKP’nin ağır toplarından Mustafa Şentop açıklamıştı. Birkaç gün önce, 31 Mart’ı nasıl gördüklerini anlatmıştı: “Bu seçimle beraber Türkiye’de bir dönem kapanacak. Ne olacak? Yeni sistemle beraber 2018 seçimlerinden sonra başlatmış olduğumuz süreç Türkiye’de yerleşmiş olacak.”
Seçimi AKP kazansaydı varacakları sonuç buydu. Mart seçimlerini mayısın devamı olarak görüyorlardı. 2017’de başlayan başkanlık rejiminin oturduğunu, halkın sistemi kabullendiğini söyleyeceklerdi. Hatta daha da ileri gideceklerdi.
Rejimin niteliği dahil ne çok şeyi tartışacaklardı... Yeni anayasa
yapılacak, sistemin temel taşları yeniden
döşenecekti. Erdoğan iktidarının sonsuzluğunun dört yıla
yayılmış resmi çizilmeye başlanacaktı.
Ancak...
31 Mart seçimleri Erdoğan’ın iktidarına vurulmuş en büyük darbe oldu. Halk, sadece 10 ay önce ülkeyi düze çıkarmak için bütün yetkileri isteyen Erdoğan’a, 10 ay sonra “Hayır” dedi.
Mesele 10 aday, 20 bölge, 30 şehir meselesi değil. Ülkenin kırmızıya boyanmış haritası bize halkın bir karar verdiğini söylüyor. Halk; boşalan cebinin, kaynamayan tenceresinin, karartılan geleceğinin hesabını kesmeye karar verdi. Kendisine en yakın, en görünür protesto tercihini yaptı. Hemen her bölgede “Erdoğan’a dur” diyeceği seçeneklere yöneldi.
'TOPAL ÖRDEK' ERDOĞAN
Evet, cumhurbaşkanı o. Bakanlar Kurulu onun dudaklarının ucunda. Orduyu, polisi, bürokrasiyi o belirliyor. Ülkenin ekonomisini, siyasetini hatta sporunu o şekillendiriyor.
Ama Erdoğan artık kelimenin tam anlamıyla “topal ördek”. İfade, ABD başkanlarının kongreyi kaybettiği, haliyle sistem içindeki itiraz nedeniyle bir bacağının kısa kaldığı durumu anlatıyor.