“Unutmak için hızlanır, hatırlamak için yavaşlarız” diyor Kundera. Zaman su gibi aktıkça daha mı kolay unutuyoruz? Hafızayı silmenin de bir eylem olduğunu ancak trenden inince fark ediyoruz.
Adnan Oktar cemaatine verilen binlerce yıllık cezalar açıklandığında, Zülfü Livaneli’nin yıllar sonra yeniden basılan anılarını okuyordum. (Sevdalım Hayatİnkılâp Kitabevi) Oktarcılar aylardır kendilerini, bir zamanlar Erdoğan’ın arkasında müritlerinin göründüğü fotoğrafla savunuyor, iktidara verdikleri desteği hatırlatıyordu. İlginçtir, Livaneli’nin hayatının önemli dönemeçlerinden biri de o fotoğrafa bağlanıyordu.
“Gündelik siyaset benim işim değildi” diyen Livaneli’nin ilk siyaset denemesi 1994 yerel seçimleriyle oldu. 1989’da İstanbul ve Ankara belediyelerini kazanan SHP, bu kez umut vermiyordu. Murat Karayalçın, İstanbul’da yaptırdıkları ankette 5. sırada olduklarını söylerken, sözlerini şöyle tamamlıyordu: “Eğer Zülfü Livaneli’yi ikna edebilirsek, sosyal demokrat seçmeni SHP’ye çekebiliriz.”