Peygamber, “La ilahe illallah”, “Allah’tan başka ilah yoktur” dedi. Devesinden indi, asasını havaya kaldırdı. Önündeki ilk puta darbe indirdi. Kendilerinden marifet beklenen Hübel, Lat, Menat, Uzza... Yüzlerce put birer birer yıkıldı. Ancak “put yapma” da “put yıkma” da bitmedi. Put, aksi sanılsa da bir heykel değildi. Üzerine iktidar elbisesi giydirilmiş, büyüdükçe de insandan uzaklaşmış bir hikâyeydi. Kimi zaman taştan topraktan, kimi zaman etten kandan, kimi zaman paradan ya da güçten putlar yaratılmaya devam etti. Eksik olmasınlar, her devrimci de eylemine “putları yıkıyoruz” diye başladı.
Ardında elif ve vav harfli tablo. Önünde ay yıldızlı bayrak. Solunda kimsenin okumadığı ama “çok kazandıran” bir dergi. Yorulduğunda AKP logolu bardağa uzanıp dudağına götürüyor. “La ilahe illallah” demiyor ama devrin anahtar kelimelerini sıralıyor: “Reis sevdalısıyım, teşkilattan yetişmiş bir insanım”.