Her avlunun ortasında kanalizasyonla birleşen rögarların
kapakları olurdu. Bu kapağa sert bir cisimle vurulunca öteki
koğuştan duyulur, telefon çalmış olurdu. Bir kişi kanalizasyon
boşluğuna doğru seslenirken öteki kulağını boşluğa uzatır,
karşılıklı konuşma gerçekleşirdi. Kimi zaman çekilen sifonlarla
kanalizasyonda hareketlenme olur, “hatlar dolu”
diyerek konuşma kesilirdi.
Yalçın Hoca her gün gazeteleri erkenden okur, kupürleri keser, bir
hikâyede buluşturur, sabah telefonunda da anlatırdı. Magazin
haberlerini ayrıca önemserdi. Magazin haberlerine dudak bükenlere
“magazin” kelimesinin etimolojisini anlatırdı.
“Magazin”in “mağaza” ile ortak
kökten geldiğini aktaran Yalçın Hoca, bir aydının teorisine göre
“mağaza”dan istediğini alabileceğini söylerdi.
Sahiden bahsettiği magazin hikâyeleri sonunda hep politikaya bir
şekilde bağlanırdı.