Toprağı bol olsun” diyoruz. Eski bir Türk geleneği. Cenaze gömülüyor. Sevenleri, yanlarında getirdiği toprağı mezara döküyor. Ne kadar bol olursa, ölü o kadar zor yağmalanıyor. Mezar ne denli topraklıysa yaşamda biriktirdikleri o kadar çok oluyor.
Gazeteci ağabeyimiz Tufan Türenç’i kaybettik. Belki farkında değiliz. Perde ardındaki pek çok gerçeği, tam 49 sene gazetecilik yapan Türenç sayesinde öğrendik.
Acı haberin ardından elim “Manşetlerin Öyküsü” kitabına uzandı. Türenç, Hürriyet’te tam 30 yıl yazıişleri müdürlüğü yaptı. Gazete, manşetlerinin tarihini yazmak istediğinde, hazırlamak haliyle ona düşmüştü.
Acaba Türenç, kendi imzasının olduğu hangi manşeti seçti?
1994 yılındaki manşette, “Körfez Krizi’nde Özal’ın gizli talimatı: ABD girince biz de Musul’a yürüyelim” yazıyordu.
Türenç, hikâyesine şöyle başlıyor:
“1994 baharıydı. O dönemdeki İstanbul Valisi Hayri Kozakçıoğlu, beni ve Ertuğrul Özkök’ü vilayete öğle yemeğine davet etti.”
Aslında Kozakçıoğlu, İstanbul’un sorunları için gazetecilerden destek istiyordu. Gelgelelim asıl haber, yemekte bir anıyla ortaya çıktı:
“Bir gün dönemin Cumhurbaşkanı Turgut Özal, Kozakçıoğlu’nu aramış ve şöyle demiş:
‘Bu PKK’yi topraklarımıza girmeden durdurmamız için bizim Irak’ın düzlüklerine ihtiyacımız var. Sen bir nabız yokla bakalım, Irak’a girsek ve 5-10 kilometrelik bir tampon bölge oluşturarak orayı denetimimiz altında tutsak.’”
Özal ölmüştü ama hikâye çok çarpıcıydı.
Türenç, meselenin peşine düştü. Gelgelelim, aradıkları konuşmuyordu.
Ta ki o isme kadar...
‘KUZEYDEN GİRSEK’