Gözleri bağlı, kulakları tıkalı sanıyoruz. Oysa onların hukuk dedikleri şeyin kuralı, güçlünün çıkarından ibaret.
Her yerde aynı konu... İktidar güdümüyle verilen İmamoğlu kararının mesajını tartışıyoruz. Eksik ne kaldı derken, en yetkili isim, YSK (Yüksek Seçim Kurulu) Başkanı Muharrem Akkaya da konuştu. “Cezası kesinleştikten sonra listeye dokunmamız mümkün değil, seçime girer ama kazansa bile mazbatası verilmez” dedi. Tepkiler üzerine, dün, sanki konu İmamoğlu değilmiş gibi, “Ben genel prensipleri hatırlattım” dedi.
Hayır, yanlış anlamayın. Gazeteci Kübra Par, doğru bir gazetecilik yaptı, doğru sorular sordu. YSK başkanının yanıtları da kendisinin nasıl baktığını açıklıyordu. Gelgelelim, ortada başka bir tuhaflık var.
KONU ERDOĞAN OLUNCA SUSTU
Meselenin bir yanı taraf olmakla alakalı. Öyle ya, İmamoğlu,
kazandığı seçimi iptal eden YSK üyelerine, sözde hakaretten ceza
aldı. Şimdi adaylığı bu ceza nedeniyle aynı YSK’nin önüne gidecek.
YSK, kendisine hakaretten ceza alan birinin adaylığı
hakkında, “tarafsız” karar vermeye çalışacak. Üstelik
daha konuşmadan, tartışmadan, kararını başkanı önceden
açıklamışken... Şarkıdaki gibi nerden baksan tutarsızlık!
Ancak ikinci mesele daha kritik. O da Erdoğan’ın adaylığını ilgilendiriyor.
Şöyle anlatayım...
İmamoğlu henüz belediye başkanı. Cezası kesinleşmedi. İmamoğlu ya da bir başkası, muhalefetin henüz bir adayı da yok. Buna rağmen İmamoğlu aday olmuş da YSK’nin önüne dosyası gelmiş gibi, YSK başkanı stratejilerini açıklıyor. Doğmamış çocuğa don biçmekten fazlası, olmamış muhalefete yön çizmeye çalışıyor. Elbette Erdoğan adına elbette AKP için.
Gelelim meselenin detayına...