Cumhuriyet erdemli insanların rejimidir. Kanun yoksa, keyfiyet kural olmuşsa, erdemli insanlar rejimi yerini korkuya dayanan despotizme bırakmıştır.
Geçen hafta, Erdoğan’ın 3. kez neden aday olamayacağını anlattım. Perşembe günü, Mülkiye Dergisi’nde yayınlanan bir yazıya atıf yaptım. Söz konusu makale, Meclis Başkanı Mustafa Şentop’un, Erdoğan’ın adaylığını destekleyen tezlerine yanıt veriyordu. Şentop, içeriğe yanıt vermek yerine, yazarın kimliğinin peşine düştü. "Bize cevap vermek için faili meçhul bazı makaleler yazdırıyorlar" dedi.
Şentop’a kalırsa bu konuyu hiç konuşmamalıyız. Öyle ki geçen yıl şunu söylemişti: "Bu konuyu gündeme getiren arkadaşlar, milletvekilleri boylarını aşan sularda yüzüyorlar. Bu hukukçuların yapacağı bir tartışma". Yani hukukçu değilseniz, Cumhurbaşkanı’nın adaylığı hakkında konuşamazsınız.
Bu tartışmayı toplumdan kaçırmak o kadar yanlış ki…
Bakıyorum, "kronometre sıfırlandı" diyerek aday olabileceğini anlatan Erdoğan’ın kendisi hukukçu değil. Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi’ni öneren yasa teklifini açıyorum. En üstte Binali Yıldırım’ın imzası var. O da teklifteki çoğu kişi gibi, hukukçu değil, mühendis.
Haliyle Anayasa, sadece hukukçuların konuşacağı bir konu değil. Öyle olsa, Anayasa suçlarını, sadece suç işlediğinin farkında olan hukukçular işlerdi!
Gelelim asıl meseleye…
KANUNA AYKIRI
Hukukçuların da aralarında olduğu çoğunluk, Cumhurbaşkanı’nın 3. kez aday olamayacağında birleşiyor.
Neden mi?
Bir: Anayasada açık ifade var: “Cumhurbaşkanının görev süresi beş yıldır. Bir kimse en fazla iki defa Cumhurbaşkanı seçilebilir.” Kimseye istisna vermemiş. Haliyle ikinci kez Cumhurbaşkanlığı yapan Erdoğan da süresinin sonuna geldi.
İki: Kanunlar, kalemin mürekkebi değildir. Bir ruhu vardır. Bütün dünyada, cumhurbaşkanlarına görev sınırı konmasının nedeni belli. İktidarın kişinin mülkü olmasını engellemek, demokrasiyi korumak için… Geç demokrasiye geçen Afrika’da bile, 2005’ten beri 32 ülkede Cumhurbaşkanı’nın görev süresi iki dönem. Öyleyse "ilki sayılmaz" diyerek sınırları delmek; kanunun maksadına, ruhuna, niyetine de aykırı.
ASLINDA SORUN ÇÖZÜLEBİLİRDİ
Üç: Başından tartışma hiç olmayabilirdi. Nasıl mı? Abdullah Gül meselesindeki gibi. Gül seçildikten sonra çıkan yasa (2007), yeniden seçimini tartışmalı hale getirmişti. AKP 2012’de, durumunu netleştiren bir yasa daha çıkardı. AYM kısmen iptal kısmen kabul etse de Gül’ün görev süresi de adaylığı da resmen kanuna bağlandı. AKP, 2017’deki yasa değişikliğinde ya da sonrasında, görevde olan Erdoğan’a özel bir istisnai madde koysa, bugün bunu tartışmayacaktık.