Bazen kriz çıkarmak ne kadar kolay. Bir parmak dokunuşuyla bile
çamlar devrilebiliyor. Ancak biliyoruz, maddenin yasası, taşan son
damla olsa da önce bardağın dolması gerekiyor.
ABD ile sondan bir önceki gerilimimizden söz ediyorum. Son olarak
Fethullahçı çetenin elinde kalan Ergun Babahan’ın
“Türkiye halkları Bahçelisiz bir siyaset
dönemine hazır olmalı” mesajını ABD’nin
Türkiye Büyükelçiliği resmi hesabından
beğendi. Ardından defalarca özür dileten tepkiler geldi.
İşin ilginci, kimse ABD Başkanı Trump’ın
Türkiye’yi tehdit eden cümlelerine bile böyle tepki göstermedi.
Ben ise başka bir şeye takıldım. ABD Büyükelçiliği özür dilerken
“Ergun Babahan ile bir ilişiğimiz
yok” diyordu. Demek elçilik de Babahan’ı
hatırlamıyordu. ‘Kupa Amerika’ya girsin’
Hayır, uzun yıllar yaptığı yandaş gazeteciliği kastetmiyorum. 1
Nisan 2007’de, TMSF Sabah’a el koyduğunda,
Fatih Altaylı’yı görevden alıp yerine
Babahan’ı “atamasından” da. Öyle ya
Altaylı’nın anlattığına göre Babahan ve Nazlı
Ilıcak, Ankara’da “beni al onu alma” kulisi yapmışlardı.
Sonra Sabah’ın dönüşümünü başlatmışlardı.
Hayır, “ABD Büyükelçiliği hatırlayamadı”
derken, devlet televizyonundan kesesini
doldurmasından ya da kariyerine yandaş Star gazetesinde
yazarlığı kaşla göz arasında eklemesinden de bahsetmiyorum. Yok,
yok gazeteciliğinin yanına otoparkçılığı katması da meselemiz
değil.
Bir zamanlar AKP destekli FETÖ çetesinin gazetecileri kumpasla
tutuklamasını savunmak için Medya Derneği
adın...