Tanıdığımız ilk tayt giyen erkekti. Sonrasında örneği az çıktı.
Kenar mahallelerde futbol topu pek azdı. Ezilmiş kola kutusu, gazoz
kapağı hatta bir taş parçası... Serbest vuruştan önce uzaklaşır,
top namına ne varsa ona odaklanırdık. Derin nefes aldıktan sonra
bir kez kaleye bakar, koşarak bütün gücümüzle vururduk. Gol olunca
iki kolumuzu kanat gibi açar, saha boyunca kuş gibi uçardık.
Sırtımızda 8 numara yazardı. Sol ayağımızı, sol elimizi onun gibi
kullanmak için çok uğraştık da başaramadık.
İnsanın çocukluğu yaşamının arka bahçesidir. Masamın üstünde
Cevad Prekazi’nin Onur Bayrakçeken’le birlikte hazırladığı
söyleşi kitabını (Prekazi Vurdu Gol Oldu, Mylos Kitap)
görünce o bahçeye bir kez daha çıktım. “Nerede eski bayramlar” iç
geçirmesini bırakıp, “Prekazi neden Fethullah’a
gitmedi” diye sordum.
Ateist Prekazi’nin
Galatasaray’la imtihanı