Şapkadan çıkan tavşan sizi de şaşırtır mı?
Oysa sihir yoktur. Marifet çabukluk yapan eldedir. Peki, biz neden
ele bakmıyoruz?
Bir anda patlayan “Uygur sevdası”ndan söz ediyorum. Kimi
ülkücüleri, kimi İslamcıları, hatta kimi solcuları aynı “turuncu
elma”nın peşinden koşturabiliyor.
Öyle ya, HDP vekili Ömer Faruk
Gergerlioğlu şöyle duyurdu:
“Uygur Türkleri’ne karşı yapılan Çin devleti zulmü için TBMM’de İYİ
Parti’nin verdiği araştırma önergesi HDP, CHP, İYİ Parti’nin kabul,
AK Parti’nin ret ve MHP’in çekimser oylarıyla görüşmeye
açılamamıştır.”
Urumçi ile Ankara arası 4 bin 500 kilometre. Sadece uzaklığı değil,
Türk halkının “Uygur davası”na mesafesini de gösteriyor. Peki,
Türkiye’nin seçimi konuştuğu günlerde nereden çıktı “Çin zulmü”
nutukları, “Doğu Türkistan bağımsız olacak” meydan okumaları?
Yanlış anlamayın. Çin’de “ileri demokrasi” olduğunu filan
söylemiyorum. Kuşkusuz çekilen acılar da vardır. Lakin bizim
Cumhuriyetimiz “dış Türkler” sorununu siyasetle çözdü.
Atatürk’ün devrimleri, Pantürkizme de Panislamizme
de mesafe koydu. Lozan’da çizdiği sınırlar içerisinde kana ya da
inanca değil, yurttaşlığa dayalı bir ulus tarif etti. Başka
ülkelerin topraklarıyla hesabının olmadığını gösterdi. Ancak “Uygur
davası” zaman zaman tesadüf sayılamayacak şekilde hortlatıldı.
Yalan söyleyen