Biz açıklayamadıklarımıza hep şans mı diyoruz? Hayata iz bırakan
beklenmedik karşılaşmalarda, kazalardan sürpriz kurtuluşlarda ya da
aklımızın almadığı tesadüflerde hep kolaya mı kaçıyoruz?
Türkiye, günlerdir 23 yaşındaki bir genç kızın ölümünü konuşuyor.
Özbekistan’da başlayan hayat çizgisi, AKP milletvekili
Şirin Ünal’ın evinde, göğsüne giren kurşunla son
buldu. O günden sonra sanki birileri el çabukluğu ile yaşananların
üstünü örtmeye çalışıyor. Öyle görünüyor ki Şirin Ünal, bu ölüm
hikâyesinden hakkınca sorgulanamadan çıkacak.
Yine “Şirin Ünal şansı” mı demeli? Bilmiyorum. Ama “Şirin Ünal çok
‘şanslı’ bir adam” demekten kendimi alamıyorum. Adı hiç
geçmedi
Neden mi?
Mesela “AKP’den milletvekili olan ilk emekli
general” unvanına sahip olduğu için “şanslı”.
Üstelik 30 Ağustos 2010’daki emekliliğinin üzerinden bir yıl
geçmeden bunu “becerebildiği” için “şanslı”. Kolay değil, dönem
askerlerin hapishanelere kapatıldığı dönemdi. İrtica nedeniyle
TSK’den atılan ve sonrasında kumpasları destekleyen bazı eski
askerlerin, AKP’ye Ünal için aracılık ettiği konuşuluyordu.
Sadece bu kadar mı?
TSK ile AKP arasındaki ilişkiler koca bir soru işaretiyken, 2003
yılında, iktidarla uyumlu çalışan Genelkurmay Başkanı Hilmi
Özkök’ün sağlık sorunlarından bahsediliyor, hatta görevi
bırakabileceğinden söz ediliyordu. Özkök, tam da bu dönemde bir
F-16’ya binip “iyiyim” mesajı verdi. Özkök’ün
“uçmak” için seçtiği uçağın pilotu “şanslı” Şirin
Ünal’dı.
Genelkurmay Askeri Tarih ve Stratejik Etüt Başkanlığı’na (ATESE)
bağlı Stratejik Araştırmalar Merkezi (SARE...