Arkadaşım uyarmasa fark etmemiştim. Barış Pınarı Harekâtı’nı
haberleştiren bir gazetenin manşeti “Balyoz gibi indi” idi. 9
Ekim’in, Balyoz kumpası kararlarının 6. yıldönümü olmasına atıfta
bulunuyordu.
Ben ise böyle bir denkleşmeye pek ihtimal vermiyordum. Operasyonu
yönetenlerin Balyoz davası konusunda temiz bir sicilinin olmadığını
defalarca okudunuz. Ancak devlette bu tür takvimlere dikkat edenler
varsa, 9 Ekim ilginç bir güne denk geliyor: Türkiye’nin 21 yıl
önce, 1998’de, yine sınıra asker yığarak, PKK lideri
Abdullah Öcalan’ı Suriye’den
çıkardığı tarih 9 Ekim’di.
Aslında süreç başka açılardan da karşılaştırılabilir. Eski Başbakan
Mesut Yılmaz’dan dinleyelim:
“Ben aslında Öcalan Suriye’yi terk etmeden sanırım 6 ay önce,
MGK’de bu işin Suriye üzerine baskıyı yoğunlaştırmak yoluyla
çözümlenebileceğini dile getirdim. Ama o tarihte belli bir
konsensus oluşmamıştı. Sonra komuta kademesinde bir değişiklik
oldu. Yine bir MGK toplantısından sonra yemek yedik. Kara
Kuvvetleri Komutanı Atilla Ateş Paşa bana ‘bölgede
görev yaptığını bu işin tek çözüm yolunun Suriye üzerine baskı
yapmak olduğunu; Suriye’nin ancak sert dilden anlayacağını, aksi
takdirde PKK ve Öcalan himayesinin devam edeceğini’ söyledi. Ben
ilk defa orada bu konuda bir devlet politikasının oluşabileceğini
düşündüm.” (Operasyon, Tuncay Özkan, Doğan Kitap) Öcalan
Suriye’den nasıl çıktı?
“28 Şubat konsepti” dediği süreci Türkiye hep “irtica meselesi”
üzerinden okuyor. Oysa dönem, Türkiye’nin, Öcalan başta olmak üzere
birçok açıdan yeni bir süreci başlattığı dönemdi.