Ekonomide mutlak çözmemiz gereken sorun; dış ticaret açığı.
Tarım ve sanayide yeterince üretmedikçe yurtdışından ithal
ediyoruz. Bu ithalatın parasını ödemek için yine yurtdışından
borçlanıyoruz. Aldığımız borç yatırıma değil ithalata gittikçe
katlanarak büyüyor. Üstüne bir de faiz ödüyoruz. Türkiye’nin en
büyük ithalatı petrokimya ürünlerinde. 2010-2017 arası sekiz senede
petrokimya ürünleri ithalatına toplam 253 milyar dolar ödedik.
Petrokimya nedir?
Petrokimya fabrikaları ham petrolden üretilen naftayı alıp işler ve
ortaya petrokimya ürünleri çıkarır. Plastikler ve sentetik
kauçuklar; elyaf hammaddeleri; amonyum sülfat vb. gibi binlerce
ürün; inşaat, havacılık, savunma sanayii, tıbbi malzeme, tarım,
otomotiv, elektrik, elektronik, ambalaj sektörlerinin üretimlerinde
hammadde olarak kullanılıyor. Sentetik elyaflar tekstil sektöründe
kullanılıyor. Ayrıca ilaç, boya, deterjan, kozmetik gibi birçok
sanayi dalının petrokimya ürünü talebi var. Cumhuriyetin
planlaması
1962 yılında yayımlanan Birinci Beş Yıllık Kalkınma Planı,
Türkiye’de petrokimya tesisi kurulmasının gerekliliğini saptadı ve
1965 yılında Petkim kuruldu. Planlı dönemin başında TPAO, Petrol
Ofisi, TÜPRAŞ ve Petkim, tek şemsiye altında entegre
kuruluşlardı. Daha sonra bu kuruluşların her biri önce
bağımsız hale getirildi; bu ilk hataydı. Sonra TPAO dışındakiler
özelleştirildi; bu da ikinci hata oldu. Petkim, 2008 yılında
özelleştirildiğinde 1.2 milyon ton kapasiteye sahipti. 2017 yılında
yıllık kapasitesi 1.6 milyon tona çıktı, yani aradan geçen yıllarda
kapasitesi çok az arttı. Naylon altı monomeri, klor alkali, karbon
karası gibi önemli ürünlerin üretimi ise özelleştirmeden sonra
tamamen durduruldu!.. Rafineri ve petrokimya
sektörü
Rafine...