İlk yazıda Cumhuriyet gazetesinde neden yazmayı kabul ettiğimi
anlatırken; “Cumhuriyet gazetesinin isim babası ve kurucu aklı
Mustafa Kemal Atatürk’tür. 1924 yılında kurulan gazetenin kuruluş
amacı; Cumhuriyeti ve onun devrimlerini anlatmak, açıklamak, yaymak
ve benimsetmektir” demiştim.
Evet Cumhuriyet gazetesi ideolojik bir gazetedir. İdeolojisi
Kemalizmdir. Sözde her fikre açık olduğu iddiasında ama özde
kapitalizmin çizdiği çerçevede demokrasicilik oynayan, tek
sesliliğin temsilcisi olan bir gazete değildir. 300 bin satmaz ama
50 bin tirajla onun iki misli ses getirir... Cumhuriyet devrimleri,
Avrupa’nın o tarihlerde tanımadığı hak ve özgürlükleri en başta
kadınlarına tanımayı bilen bir aydınlanma, kalkınma hamlesidir. Bu
sebeple Atatürk’ün kurdurduğu Cumhuriyet gazetesi,
anayasal hak ve özgürlüklerin, evrensel değerlerin ve devrimlerin
bekçisidir.
Yayın çizgisi
Bir süredir gazetedeki yayın çizgisi dikkatimi çekiyor. Basılı
gazetenin bir yerlerinde, internet sayfasında, sık sık; ya
Kavala, ya “Başkan Apo’nun heykelini dikeceğiz”
diyen Selahattin Demirtaş, ya üst perdeden bir HDP
haberi/röportajı, ya bir köşe yazısına rastlıyorum. Gazetenin bu
konudaki genel yayın tutumu ve kimi yazarların köşelerinde yargı
kararları ile Demirtaş, Kavala, HDP’yi bir arada, sürekli
işlemeleri beni düşündürdü... Olay yargıdaki sıkıntıları ve
mağduriyetleri vurgulamaktan öte bir hale geçer, bunun üstünden
terörle ilişkili olanları masum gösterme lobisine dönüşürse soru
işaretleri oluşur. Hukukun üstünlüğünü savunmak, temel hak ve
özgürlükleri korumak, evrensel değerlere sahip çıkmak ile
emperyalizmin aparatı olduğunu 40 senedir Türk halkının kalbine
sokanları savunur duruma düşmek arasında kalın bir çizgi
var.