İşaret fişeğini; 29 Eylül’de “Osman Kavala ve Nazlı Ilıcak serbest kalsa dolar 5 liranın bile altına düşmez mi” diyerek Ertuğrul Özkök çaktı. Bu fevkalade tehlikeli ilişkiyi nasıl kurdu, ona sormak lazım…12 aydır iddianamesi yazılmadan tutuklu olan Osman Kavala için o tarihten sonra basında tabiri caizse bir kampanya, bir lobi faaliyeti başladı.
Hukuki boyut
Osman Kavala; iddianamesi henüz yazılmayan
on binlerce mağdurdan birisi. Ceza Muhakemeleri
Kanunu’nun 100. maddesi, terör dahil belli başlı suçlarda, kuvvetli
suç şüphesinin var olması halinde tutuklama kararı verilebileceğini
öngörüyor. Bu durumda suç şüphesinin oluşması ile tutuklama bir
adli kontrol olarak uygulanıyor; yapılacak soruşturma neticesinde
savcılık tarafından toplanan deliller ile iddianame hazırlanarak
dava açılıyor. Bu düzenleme içerisinde esas hak
ihlalleri, soruşturma aşamasının ağır aksak
işletilmesinden ve delillerin eksik ve taraflı
toplanmasından kaynaklanıyor. Esasen bir tedbir
mahiyetinde olan tutuklamanın ölçüsüz uygulanması ile şüpheliler
açıkça hüküm giymeden cezalandırılıyor. Ve en temel anayasal
haklarımız ihlal ediliyor. Bu kesinlikle kabul
edemeyeceğimiz bir uygulama. Herkes için
süratle düzeltilmeli.
Kimdir Osman
Kavala?
Birleşmiş Milletler’de yaşanan bir olaya kadar
tanımıyordum… Sonra tanıdım… Sene 2008, Birleşmiş Milletler’de
yöneticiyim. Diyarbakır’da uygulanacak 37 milyon dolarlık bir
kalkınma projesi hazırlandı. Dönem de tam açılım dönemi... İşin
başına bir proje müdürü seçeceğiz. İlan verdik, Diyarbakır’da
yaşayan pek çok vatandaş başvurdu. Bir heyet kurduk, başvuruları
değerlendirsin diye. Heyet bir adayı göreve uygun buldu.
Diyarbakır’da oturan, Kürt kökenli bir yurttaşımız. Meğer Osman
Kavala ve 41 tane sivil toplum örgütü, 37 milyon dolarlık projenin
başına Nurcan Baysal isimli bir kişi geçsin
istiyorlarmış!.. Heyetin seçmediği bu kişi için BM Genel
Sekreteri’ne mektup yazdılar. Seçilmeyen aday “Kürt olduğu
için seçilmedi”, bu “insan haklarına ve
demokrasiye” aykırıdır diyerek, hem yalan söylediler, hem de
üstüne titrediğimiz evrensel değerleri şahsi çıkarları için paravan
olarak kullanmaktan imtina etmediler. Çünkü göreve seçilen de Kürt
kökenli bir yurttaşımızdı! Bunu bilmiyorlar mı?.. Bilmiyorsanız,
bilmeden ne mektup yazıyorsunuz? Biliyorsanız, zaten rezalet!..
Etnik kimlik üstünden mağduriyet yaratarak kendi istedikleri kişiyi
37 milyon doların başına geçirmeye çalışıyorlar. Diğer
başvuranların hakkı ne olacak?.. Uzatmayalım, detaylar
“Paralel Kürdistan Kumpası” kitabımda
var.
Akil adam
Akil adamları hatırlıyorsunuz. PKK’nin
hendeklere bombalar doldurduğu ve bu sebeple 532 güvenlik
görevlimizi şehit verdiğimiz süreci Türk halkına yutturmaya çalışan
grup. Osman Kavala da bir
“akil adam”, yani AKP’nin seçtiği akil adamlardan
birisi.
Ergenekon davası
Ergenekon davası… Yarası derin... Pek çok insan
uğradığı haksızlıklar sonucu hayatını, sağlığını, canından çok
sevdiği evladını kaybetti… Bütün maddi imkânlarından oldu… Her gün
yazsak acısı dinmez… Osman Kavala ve geçen gün
gözaltına alınan akademisyenlerden bazıları, “sahte ve
düzmece belgeleri sebebiyle tarihe geçen,
Amerika’nın piyonu FETÖ’nün tertiplediği Ergenekon
davası” için; “çok önemli suç iddiaları ve
belgeleri içermektedir” diyerek
DERİNLEŞTİRİLMESİ talebinde
bulunmuşlardı…
Öcalan’la
muhabbet
Basında yer aldığı ve tarafların da tekzip
etmediği bir muhabbetin tarafı. PKK terör örgütü
başı Öcalan, açılım sürecinde kendisiyle görüşmeye
giden heyete; “Kavala’ya sevgilerimi
iletin” diyor. Kavala da ona selamlarını yolluyor.
Açılım döneminde İmralı’da Öcalan ile görüşen Ahmet
Türk’ün yeni sürece “rehberlik” edecek üç isim
arasında saydığı Osman Kavala, PKK ile çözüm sürecinde tespit
edilen “Temas ve Diyalog Grubu” üyesi. PKK lideri
Öcalan’ın doğrudan seçtiği bir isim.