25 Eylül Salı günü Birleşmiş Milletler Genel Kurulu’nda ABD Başkanı Trump; “küreselleşme ideolojisini reddettiklerini, ulusalcılık doktrinini kabul ettiklerini” açıklayınca biraz düşündüm; acaba küreselleşmeyi tekrar parlatmak için mi dünyada nefret objesi haline gelen Trump’a bu açıklamaları yaptırıyorlar diye!..
1980’lerin başından beri söylem şu; ulus devlet bitti. Küreselleşme ile piyasalar mutlu olacak, halklar zenginleşecek, özgür ve demokratik toplumlar oluşacak. Geri kalmış ülkeler gelişmiş Batı ülkelerinin seviyelerini yakalayacak... Bizde bu söylem çok tutuldu. Hemen küreselleşmenin gerekleri yerine getirildi. Devletin ekonomideki rolü özelleştirmelerle bitirildi. Zarar eden KİT’ler özelleşecek dendi, nedense kâr edenler önce özelleştirildi! Neden zarar ediyorlar diye sormak, geliştirmeye çalışmak gericilikti! Özel şirketler ve piyasa tapınılası oluşumlardı.
Küreselleşmenin ekonomi formülü basitti; yurtiçi üreticiyi korumak için konulan gümrük vergileri kaldırılacak. Ticaret serbest olacak, tüketici daha ucuz ve daha kaliteli mala erişecek. Üretiminiz kalitesiz ve pahalı mı? Çözüm kolay; ithalat. Peki
o ithalat için parayı nereden bulacaksın? Merak etmeyin, küreselleşme yine yanınızda! Size bu parayı dış borç olarak verecek, üstüne de azıcık faiz ödeyeceksiniz. Devlet üretimde olmayacak. Her şey özelleşecek. Kuralları bile piyasa koyacak. Peki Türkiye ne üretecek? Siz tekstil ve turizmle idare edin! Verilen role razı olduk.
Küreselleşme ne verdi?
Düşük gelirli ülkelerin kişi başı milli geliri 1990 yılında 458 dolardı, 2015’te sadece 581 dolara yükseldi. Yüksek borçlu yoksul ülkelerde kişi başı milli gelir 1990 yılında 609 dolardı, 2015’te sadece 814 dolara çıktı. Buna karşılık yüksek geli...