Yeni pazarlar ve gelişen ekonomiler açısından bakınca küresel
güç dengesinin Çin, Rusya, Hindistan blokuna kaydığı görülüyor.
Almanya da bu bloka ve Rusya’ya yakınlaşıyor. Çin tarafından
başlatılan, 1 trilyon dolarlık yatırımı ve 3 milyardan fazla nüfusu
bünyesinde taşıyan “bir kuşak bir yol” isimli proje küresel
dengeleri sarsıyor. Uzak Asya’yı, Türk cumhuriyetleri ve Rusya
üstünden Avrupa’ya bağlayan bu projeye pek çok Avrupa ülkesi
katıldı, katılmaya devam ediyor. Tarihi İpek Yolu’nu izleyen proje
hattında artacak ticaretin yerel para birimleri ile yapılması
öngörülüyor. Ayrıca bu bloka dahil olan Rusya ve İran’ın en büyük
petrol ve doğalgaz tedarikçisi olduğunu da unutmayalım.
AB’nin ekonomik performansı
Çin, Hindistan ve Rusya’nın aksine Avrupa Birliği ekonomik olarak
hayli durgun. 2008 yılında toplam 14 trilyon dolarlık bir gelire
sahip olan AB, 2017’de 12.6 trilyon dolara geriledi. Yani 10 yılda
bırakın büyümeyi küçülen bir AB var. Avro para birliği 1999
yılından beri Almanya’yı güçlendirip 2.5 trilyon doların üstünde
dış ticaret fazlası elde etmesini sağlarken, Hollanda hariç geri
kalanlar yerinde sayıyor. Birliğe kalkınma hayaliyle katılan
İspanya ve Yunanistan’ın durumu çarpıcı. Yunanistan’ın 2008 yılında
354 milyar dolar olan geliri 2017 yılında 200 milyar dolara indi!
İspanya’nın ise 2008 yılında 1 trilyon 635 milyar dolar olan
geliri, 2017 yılında 1 trilyon 311 milyar dolara geriledi. Yani 10
yılda bırakın büyümeyi, küçüldüler. İtalya her an borç krizine
girebilir. Hangi birlik bizi kalkındırır?
Bu soruya çarpıcı bir veriyle cevap verelim; Türkiye 2007-2016
arasında AB ile dış ticaretinde toplam 178 milyar dolar açık verdi.
Yani AB kapısında 55 yıl beklemek, Gümrük Birliği sürecini
uygulamak, havai fişekler atmak bize bir şey kazandırmadı. Bunu
söylerken karşımıza başka bir gerçeklik dikiliyor. Aynı dönemde Çin
ile dış ticar...