Siyasi liderler, sürekli olarak bilgi toplamak ve bu bilgileri belirli bir süzgeçten geçirerek kitleye sunmak zorundalar. Suskun kalan, yorum getiremeyen, geri planda kalıp aynı sözleri tekrarlayan liderlerin siyasi ömürleri uzun olsa bile siyasi başarıları sınırlıdır.
Bu noktada sandık başarısına odaklanmış geleneksel siyasetçiler beyin ekibine önem verirler. Çünkü bu ekip "aklı" temsil eder; danışman, yazar, vekil, parti yöneticisi, arkadaş, aile birer parçası olabilir.
Liderin bu süreçteki tercihleri, başarının anahtarı niteliğindedir.
Türk siyasetinde bu konuda en etkili isimlerden biri hiç şüphesiz Recep Tayyip Erdoğan olmuştur. Teşkilatlanmayı bildiği gibi, söylemlerini besleyen danışmanları sürekli olarak diri tutmasıyla bilinir. Dışarıdan "otoriter" olsa da söylemlerini oluşturma noktasında istişareye açıktır, beyin takımına önem verir.
Ancak Türkiye'nin son yıllarda yaşadığı sert olaylar ve beraberinde Erdoğan'ın eski dava arkadaşlarından uzaklaşmaya başlaması, aldığı akılda "tecrübe ve hoşgörü" kıstasını azalttı, "biat"ı öne çıkardı. Bu durum haliyle yeni sorunlara yol açtı.
***