İslam dünyasında birtakım mezheplerin, tarikatların, grupların, işi şiddete dökenlerin ortak noktası; Kur'an'ın ayetlerine, Allah'ın kelamlarına yaptıkları farklı yorumlar…
Bir anda birbirlerini "şirk koşmak"la itham ediyorlar, bir bakmışsınız mescitler ayrılmış, sohbetler sonlandırılmış ve bir bakmışsınız namaz saatleri bile değişmiş. Örneğin Türkiye'de Diyanet'in namaz saatlerini kabul etmeyen çok sayıda tarikat var.
İslam coğrafyasına has bir sorun değil aslında. Diğer semavi dinlerin aşırı uçlarında da benzer hadiseler yaşanıyor. Ancak şiddet, bizdeki kadar yaygın değil.
Örneğin Avrupa'da son yıllarda Hristiyan ya da Musevi mezheplerin, tarikatların kendi içlerinde silahlı çatışmaya girdiklerini, birbirlerini öldürdüklerini duymuyoruz.
Suriye'de, Irak'ta, Afganistan'da, Mısır'da, Libya'da birbirlerini öldürecek kadar gözleri dönen gruplar, infaz anında "Allahu Ekber" diye bağırıyorlar. İki düşman grup, iki farklı görüş, döndükleri kıble aynı, yaptıkları dua aynı, inandıkları peygamber ve Allah aynı… Hepsinden de ötesi birbirlerini öldürürken söyledikleri sözler aynı!
İşte bu geri kalmışlığın, cahiliyenin kalıntılarıdır.