Lüks, şatafat, gösteriş... Kapitalist ekonomide gelir dengesizliğinin ortaya çıkardığı olumsuzluklar.
Özellikle siyaset kurumumuz bu konuda sınıfta kalıyor. Harcamaların kısıldığı, gösterişin azaltıldığı, vekillerin tasarruf yaptığı bir döneme şahit olmadık.
Kişi başına düşen gelir bakımından Türkiye'nin önünde olan ülkelerdeki siyasetçilerin hayatlarıyla, ülkemizdeki siyasilerin hayatlarını kıyasladığımızda önemli farklılıklar ortaya çıkıyor. Özellikle lüks, şatafat ve aşırı gösteriş ülkemizdeki birçok siyasetçinin olmazsa olmazı.
Türkiye'de iktidar olan veya iktidarın çevresinde dolanan siyasilerin zenginleşmediği bir dönem (Cumhuriyet'in kuruluş yılları hariç) neredeyse yok gibi.
Bu zenginleşme, beraberinde gereksiz harcamaların ve beklentilerin ortaya çıkmasına da neden oluyor. İl protokolünde geri sıralarda olan müdürler, bürokratlar bile ilk fırsatta makam araçlarını yenilemek için ödenek alma peşindeler.
Düzce eski Belediye Başkanı'nın "Herkeste Audi var, Passat mı çekeyim yanlarına" sözleri, klasik bir siyasetçi hastalığının dışa vurumuydu aslında. Kendilerine, bilgilerine, eylemlerine güvenmeyenlerin, maddi değerler üzerinden üstünlük sağlayacaklarını düşünmesi durumu.