Türk siyaseti, geleneksel kalıplarla, geleneksel söylemlerle şekillendirilemeyecek bir hüviyete bürünmüş durumda.
Recep Tayyip Erdoğan liderliğindeki AK Parti, muhalefet partilerine nazaran avantajlı bir konumda. Çünkü "lider" ve "örgüt" yapılanması bakımından ciddi bir mesafe kat edildi.
CHP, MHP ve İYİ Parti'yi esas aldığımızda en büyük sorunun örgütlenme yapılarında ortaya çıktığını görüyoruz.
Genel Başkanların her adımı, her hamlesi ve her yaptığı sürekli olarak eleştiri sebebi oluyor. Eleştiriler elbette olacak, olmalı da… Ancak bu eleştirilerde büyük yöntem hataları yapılıyor. Örneğin Ankara Çankaya'nın Bahçelievler mahallesindeki parti üyesi de genel başkanın her hareketi ya da söylemi hakkında fikir beyan edip, eleştiriler geliştirebiliyor.
Bu eleştiriler öyle bir boyuta ve noktaya ulaşıyor ki genel başkanların her hamlesi bir eleştiriye dönüşüyor. Teşkilatlanma, örgütlenme üzerine kafa yorulacağına, bol dumanlı kapalı kapılar ardında dedikodular, bel altı vurmalar, yakıştırmalar yapılıyor. Bu durum bir süre sonra "günlük rutin parti faaliyeti" halini alıyor.
Sonra bir bakmışsınız mahallesinde sandık görevlisi bile bulamayan ilçe başkanları, genel başkanın bir numaralı karşıtı olmuş.