Suriyeli sığınmacıların kontrolsüz bir şekilde Türkiye'ye alınmasının ilerleyen yıllarda sosyolojik travmaya yol açacağı ifade edildi. Ama bu türlü eleştirilerin tamamı "şoven milliyetçilik" nitelemesiyle dar bir alana hapsedildi, ötekileştirildi.
Yılbaşı akşamı Taksim'deki manzara uzun bir dönemde yaşanan olayların tek karede özeti gibiydi... ÖSO bayraklarıyla "Suriye" sloganlarının atıldığı ve yüzlerce sığınmacının katıldığı eğlence büyük tepki çekti. İşin ilginç yanı tepki gösterenlerin büyük bir çoğunluğu da yıllardır, "Onlar bizim din kardeşimiz, neden tepki gösteriyorsunuz, ırkçısınız" diyen hükümete yakın kesimdi.
Hadiselerin üstü örtülüyor
Taksim'deki hadiseden yaklaşık 1 hafta önce ise Gaziantep'te çok acı bir olay yaşandı. Evlerinin önünde sohbet eden 2'si kardeş 3 kişi "neden bakıyorsunuz" diyen Suriyeli bir grubun saldırısına uğradı.
Olayda ağabey Necati Bağcı, boğazına saplanan bıçakla hastaneye kaldırıldı. Yaşanan bu üzücü olayın hemen ardından hem konuyu araştırmak hem de aileyle görüşmek için Gaziantep'e gittim. Duyduklarım ve gördüklerim oldukça acıydı.
Olayın hemen ardından yerel basına konuşan anne ve baba, Suriyeli sığınmacılara tepkiliydi. Baba Ali Bağcı "Kavga başlar başlamaz Suriyeli grup bir anda 35 kişi oluyor. Benim oğlum da şu an yoğun bakımda. Bütün yetkililer beni arayıp susmamı istiyorlar. Seçimin yaklaşmasından dolayı yetkililer bana 'Seçim var sus. Sonra halledeceğiz' diyorlar" ifadelerini kullanmıştı.