Türkiye'de "gerçek aydın kimdir, kime aydın denir" sorusuna hiçbir zaman yanıt bulunamadı. Bu soruya net cevap verilemediği gibi, "ülkesini seven, ülkesi için çabalayan" kişilere "aydın" sıfatı takıldığına da şahit olamadık!
Bunun belki de en son örneği Aziz Sancar… Türkiye'de kimsenin tanımadığı Sancar için Nobel'i kazandığı gün "Etnik kimliği şöyle, bak şurada doğmuş…" denilerek hemen bir sınıfa koymaya çalıştılar.
Baktılar bu maya tutmadı, bu sefer de kendi sapkın düşüncelerini söylettirmeyi denediler. Hiçbiri tutmayınca da bir baktık ki Aziz Sancar'ı parlatmaya çalışan ekip birdenbire ortadan kayboldu. Sancar'ın başarıları, gayretleri geri plana atılmaya başlandı.
Çünkü Sancar, "En büyük hayalim Türk Birliği'ni görmek" demişti, çünkü Sancar "Geldiğim noktayı Türkiye'ye borçluyum" demişti, çünkü Sancar İngilizce röportajlar vermek yerine Türkçe'den vazgeçmemişti. Ve haliyle işler değişmeye başladı!
Sancar'ı "Türk milleti, Türklük" dediği için unutturmaya, "aydın" kategorisinin dışına almaya, ismini fazla anmamaya başladılar.
***