Türkiye'nin neredeyse tam ortadan ikiye ayrıldığı, boğaz boğaza geldiği 31 Mart seçimleri tamamlandı. Herkes derin bir "oh" çekti.
Çünkü bu seçimler, iktidar nezdinde "olmak ya da olmamak" olarak değerlendiriliyordu.
Bu yüzden geçmiş yıllara oranla hiç olmadığı kadar hedef gösterme, çarpıtma, para harcama, aleyhte yayın yapma gibi demokrasi içinde yeri olmayan girişimlerde bulunuldu.
Ortaya çıkan oy oranına bakıldığında AK Parti büyük bir yenilgi aldı. Türkiye'nin en önemli 3 şehri kaybedildi.
Özellikle, Ankara ve İstanbul'da devletin tüm imkanları seferber edilmişti. Kontrol altında tutulan medya organları, kiralık kalemler tetikçi gibi kullanıldı. Yapılmaması gereken ne varsa hepsi yapıldı.
En önemlisi de, Ankara ve İstanbul'a AK Parti Genel Başkanı Erdoğan'ın en güvendiği isimler, aday gösterildi. Ama ortaya çıkan tablo tek bir kelimeyle özetlenebilir; "başarısızlık".