Hemen yanı başımızda ve topraklarımızı hedef alan bir devlet kuruluyor.
Bunun sorumlularını tanımak, bu ortama imkân sağlayanları okumak, görmek ve bilmek durumundayız.
Sahneleri on yıllara dayanan bir oyundan bahsediyoruz.
Geleneksel satranç stratejilerinden, devlet politikası argümanlarından ve dış politika teorilerinden bağımsız düşünmek zorundayız.
***
Batı; bölgesinde güçsüz kendisine bağımlı, manda haline gelmiş ve yöneticileri el-etek öpen bir Osmanlı hayal ediyordu. Yüzyılın başında "Hasta adam" tam istedikleri kıvama gelmişti.
Osmanlı'nın "ümmet" anlayışı kullanılarak kitlelerin kontrol edilebileceği düşünülüyordu. Ancak bir süre sonra Osmanlı'nın "ümmet" üzerinde çok da etkili olmadığı anlaşıldı. Birçok bölgede başlayan ulus-devlet girişimleri Batı'nın hoşuna giderken, özellikle Ortadoğu'nun zengin yer altı ve yer üstü kaynaklarının kontrolü kolaylaşmıştı.
Bu sahnede geriye kalan tek coğrafya Anadolu'ydu, Türkiye'ydi… "Batı mandasını kabul etmiş Osmanlı" projeleri konuşulmaya başlandı. Son padişah bunun için kullanışlı bir yapıdaydı. Ülkenin toprakları karış karış Batı'ya teslim edilirken, ordu dağıtılıyor, sandık sandık silahlar işgalcilere veriliyordu.