Rahip Brunson davası giderek
ilginç bir hâl alıyor..
İzmir’deki Diriliş
Kilisesi’nin Kürtlere yönelik ciddi çalışmaları
var..
Kilisenin papazı da malum Andrew
Brunson..
İlişki ağı üzerindeki sis perdesi
dağılmaya başladı..
Muhammed Ahmet isimli kişi
mesela..
-Rahip Brunson ile PKK/YPG
arasındaki iletişimi sağlıyor..
-Hendek savaşları, Kobani
ve hatta Gezi olaylarında çok etkin ve bizzat
sahada..
- PKK/YPG’ye atılacak
silahların koordinatlarının ABD’ye verilmesi gibi bir olay da
var..
-Suruç’ta halkın galeyana
getirilmesi..
En nihayetinde işin özeti
şu:
Suriye ve Irak merkezli
Hristiyan Kürt Devleti kurmak..
İddianame.. Tanık ifadeleri..
Görsel ve yazılı deliller..
Sonuçta kararı bağımsız
mahkemeler verecek..
Bunu unutmayalım..
‘MASUM BİR PAPAZ’
(!)
Bunları niye mi
yazıyoruz..
Avukatının açıklamalarını bütün
kanallarda izledik..
O sözleri duyunca insan sormadan
edemiyor:
-“Bu kadar masum,
insancıl bir papaz suçsuz yere neden hapse
atılır!”
Madalyonun öteki yüzünü yukarıda
azıcık anlatmaya çalıştık..
Suçsuzsa bunlar ne?
Çok ciddi iddialarla karşı
karşıyayız..
Dava devam ediyor..
Mahkeme bu iddiaları görmezden
gelebilir mi?
Bütün hepsi
araştırılacak, sorgulanacak..
Şimdi Anayasa Mahkemesine
başvurudan bahsediliyor..
Hukuk prosedürü çok
açık..
Her yere
başvurabilirsiniz..
Olaylar, tanık ifadeleri,
bilgiler, belgeler, fotoğraflar ve WhatsApp yazışmaları
ortada..
Bütün bunlar masada tabii ki
konuşuldu..
Kimse mahkemeleri etkilemeye
kalkmasın..
Bu saatten sonra
etkileyemez de zaten..
Hepimiz, bağımsız Türk
mahkemelerinin kararlarına saygı duymak zorundayız..
TÜRKİYE SAVAŞMIYOR
MU?
ABD Başkanı Beyaz Saray’da
Evanjelist cemaatini ağırladı:
İki cümlesi coşkuyla
alkışlandı:
-“Rahip Brunson’ın
serbest kalması için savaşıyoruz.. Büyük ilerleme
kaydettik..”
-“Biliyorsunuz İsrail’deki
büyükelçiliğimizi Kudüs’e taşıdık..”
Öyle görülüyor ki Trump tehdit
dilini bırakmış..
Artık Tweet de
atmıyor..
Ama “Büyük ilerlemeden”
kastı nedir bilmiyoruz..
Yaptığımız araştırmalara
göre Türkiye’nin pozisyonunda bir değişme
yok..
-Uluslararası hukuk, ayaklar
altına alınıp Hakan Atilla kodese tıkılmadı mı?
-PKK/YPG’ye 6 bin tıra yakın
silah verilmedi mi?
-FETÖ yeni bir hamle için ABD’de
tutulmuyor mu?
-F-35’ler tehdit unsuruna
dönüştürülmedi mi?
-Dolar ve bankalar
üzerinden “terbiye çalışması” devam etmiyor
mu?
Liste uzayıp
gidiyor..
Türkiye hep olumlu bir adım
bekledi..
Sadece ‘FETÖ
dosyasının kapağının açılması’ için ne savaşlar
verildi..
Kibrinden uluslararası
toplantılarda bile ceketini iliklemeye gerek duymayan Trump’a
hatırlatılır..
MASADA AYRI TWITTER’DA
AYRI
Problem başlıkları ABD ile uzunca
bir süredir konuşuluyor..
Masada Türkiye’yi haklı
buluyorlar..
Ama sonra!
İç kamuoyuna Twitter üzerinden
mesajlar veriliyor..
Parmak sallayarak Türkiye tehdit
ediliyor..
TÜRKİYE MİLİM
SAPMADI
Hemen belirtelim..
Türkiye’nin pozisyonunda
değişiklik yok..
Hiçbir zaman problem, gerginlik
üreten taraf da olmadı..
Kriz merkezlerinin ortasında
insani dramları çözmeye odaklandı hep..
Dış politika, askerî ve ekonomi
kararlarını bu minvalde alan bir Türkiye var artık..
FETÖ ve PKK’ya
kulaklarını, gözlerini kapatan müttefiklerimiz
var..
Peki Türkiye ne
yapsın?
Oturup bir sonraki
darbeyi, terör saldırısını mı beklesin?
-Bu yüzden terörü
kaynağında kurutma stratejisi devreye
alındı..
İki yıldır verilen
refleksler yeni paradigmanın yansımaları olarak
görülmeli..
Fırat Kalkanı, Zeytin Dalı,
Kandil, İdlib, Doğu Akdeniz, FETÖ, dolar operasyonu..
SAĞA SOLA
SAVRULURSANIZ…
Türk dış politikasının artık bir
tutarlılığı var..
Çok değişken değil:
-İnsancıl nedenlere
odaklanıldı.. (İsrail’e bu yüzden yüksek sesle karşılık
veriliyor)
-Asimetrik yaklaşımlar
kabul edilmiyor..
-Uluslararası anlaşmalara
sonuna kadar bağlıyız..
-Eşit ifade ve şeffaflık
çok önemli..
Tekrar Brunson konusuna
dönelim..
Her sıkıştırılmada farklı
kararlar alırsanız devlet olma vasfınızı
yitirirsiniz..
Ağırlığınızı, ciddiyetinizi
kaybedersiniz..
Rusya ile de benzer süreçler
yaşandı..
Almanya’yla aynı
şekilde..
Şimdi sırada ABD varmış, ne
yapalım?
Böyle olması Türkiye’nin
tercihi değil ki..
Sular bulanmadan
durulmaz..
Eylül ayını bekleyelim.. Arka
kapı diplomasisi çalışıyor..
Karşı taraf adım atarsa
Türkiye niye beklesin ki?