Avrupa Birliği üyeliği Türkiye’nin stratejik hedeflerinden
biri.. Hedeflerinden biri ama sanki son dönemde “tek taraflı aşka”
dönüştü..
Almanya liderliğindeki AB Türkiye’yi on yıllardır kapıda
bekletiyor..
Referandum öncesinde yaşananlar hepimizin zihinlerinde..
Birçok AB ülkesi açık şekilde “Hayır” kampanyasının yanında yer
aldı.
Erdoğan’dan kurtulmak için ne yapılması gerekiyorsa fazlasıyla
yapıldı..
Bakanlar, milletvekilleri, hatta Cumhurbaşkanının konuşma, miting
yapması engellendi..
Dışişleri Bakanı Çavuşoğlu’na uçuş izni verilmedi.
Aile Bakanı Kaya neredeyse gözaltına alınıyordu..
İslamofobi, Türkiye ve Erdoğan karşıtlığı referandum sürecinde hep
tavan yaptı..
O süreçte Cumhurbaşkanı Erdoğan’dan gelen sert açıklamalar 'Acaba
yolun sonuna mı gelindi?' sorularını masanın ortasında
bıraktı..
Ama 17 Nisan sabahı başta Şansölye Merkel olmak üzere bütün Avrupa
Birliği, Erdoğan gerçeği ile yeniden yüzleşti..
Sevse de sevmese de Erdoğan’la çalışmaya devam edeceğini
anladı..
Reuters dün AB’den üst düzey bir yetkiliye dayandırdığı haberde,
“Türkiye ile çalışmaktan başka çaremiz yok” haberini geçiyordu.
AB Komisyon Sözcüsü Schinas da "Türkiye ile AB iş birliğine devam
etmek zorunda ve devam edecek" diyordu..
AB küresel bir güç olmak istiyorsa, uluslararası alanda sesini
yükseltmek istiyorsa Türkiye’ye ihtiyacı var..
Her şey güllük gülistanlık mı?