AK Parti’nin ilk kurulduğu yıllarda medyanın siyaset üzerinde “hegemonyası” vardı. Hükümetin ve siyaset kurumunun gündemi bizzat “medya” tarafından belirleniyor, gazeteciler, manşetleri ve kalemleriyle “balans ayarı” yapıyordu. Bazı medya patronları, “zebra desenli pijamalarıyla” kabine üyelerine “ev ödevi” veriyordu.
Dördüncü kuvvetin “birinci kuvvet” haline geldiği yıllardı o yıllar…
AK Parti kurulduktan sonra “demokratik nizam” maya tutmaya başladı.
Medya kendi plazasına, askeriye de kendi kışlasına geri çekildi.
Siyaset kurumu özgürleşti.
Bu özgürleşme hali doğal olarak “milleti” ön plana çıkardı.