Cumhuriyetin 100. yılı da elimizden kayıp gitmek üzere! Bakalım 2023’ü “neleriyle” hatırlayacağız? Size bir yılın total özetini çıkarmaktan söz etmiyorum. Bir çırpıda gözümüzün önünden geçenlere bakıyorum…
Yılın ikinci ayında, ülkemizin özellikle güney ve güneydoğusunu korkunç bir felaket yerine çeviren depremin yarattığı acılar tabii ki hala sarılamadı. Türkiye tek yürek olurken bir yandan ihmaller dizisinin bilançosu çıkarıldı, bir yandan küçücük çocuklar kumbaralarını boşaltarak dayanışmaya tertemiz yüreklerini açtılar… Kimi kansızlar da yapmadıkları yardımın reklamını TV’lerde hava atmak için kullanıp ortadan kayboldular!
Siyasette tabii ki büyük umutlarla girdiğimiz 100. yılın baharında yaşadığımız seçim mağlubiyetleri hepimizde acı bir tat bıraktı. Ama artık içselleştirdiğimiz yöntemlerle, moralimiz ne kadar bozulsa da yola devam etmekten başka seçeneğimiz olmadığını çok iyi biliyoruz. Öte yandan CHP Genel Başkanlığı’nda nihayet onca çabamızdan sonra demokratik yöntemlerle bir devir teslim yaşayabilmiş olmamız ve Özgür Özel döneminin başlaması, sosyal demokrat kitleler açısından çok hayati ve yerinde bir gelişme oldu. Şimdi de ufukta Mart 2024 seçimleri belirdi, bize yeni umutlar taşıyarak…
Tabii o umutların üstüne anında limon sıkanlar, yüzümüzün ekşimesine yol açanlar da olmadı değil! Meral Akşener, gerçek demokratların gözünde ve aklında, artık çoktan çevirdikleri eski bir sayfayı temsil ediyor. Ama ne yapabiliriz ki? Elimizdeki “Türkiye malzemesi” bu…
Hukuk kavramı üzerinden seneyi gözden geçirdiğimizde, hapishanelerimizin adalet önünde kırmızı alarm sinyalleri verdiğini ve ulusal/uluslararası kanunlar karşısında büyük bir uyumsuzluk ve zaaf gösterdiğini çok iyi biliyoruz. Osman Kavala, Can Atalay, Gezi tutsaklarımızın (yani Tayfun Kahraman, Mine Özerden, Çiğdem Mater Utku’nun) maruz kaldığı haksızlıklar silsilesi, vicdanlarımızın durmaksızın sızlayan tarafı… Anayasa Mahkemesi’nin son gerekçeli kararı ve sert açıklaması, bunun gibi bazı keyfi, ciddiyetsiz, hukuk tanımaz uygulamaların, ataması Erdoğan tarafından yapılan AYM üyelerinin bile artık canlarına tak dedirttiğini gösteriyor. Bu bakiye üzerinden bakınca, 2024 adalet anlamında yeni bir dönemin başlangıcı olsun, ne diyelim?
2022’den miras Ukrayna savaşı yetmedi, bir de Gazze katliamı gündemimize gelip yerleşti. Alışmıyoruz, alışmayacağız; sakın bu gaflete düşmeyin! Savaş vahşettir, başka hiçbir şey değildir! Ancak kendi topraklarınıza saldıranlara karşı yürüttüğünüz savunma, “sathı müdafaa” saygıdeğerdir, bütün diğer savaşlar ucuna bahane tutuşturulmuş alçaklıklardır. Irkçılar, emperyalistler, despot liderler, her biri savaş fitili ateşlemek için bir gerekçe uydururlar. Onlar nedeniyle binlerce, on binlerce insan ölür, sakat kalır, yüz binlerce, milyonlarca insan mağdur olur.
Bütün bunlar Türkiye’de, bir de halkın ekonomik olarak ezildiği, iflas etmiş bilançolar önünde yaşanır. Evine ekmek götüremeyenler, çocuğuna çikolata alamayanlar, okula veya üniversiteye giden çocuklarının en basit kırtasiye masrafları altında bile ezilenler, ev sahibiyle mahkemelik olanlar, ekranlara bakıp “Bari üstümüze bombalar düşmüyor duvarlar yıkılmıyor da, canlı kalabiliyoruz, buna da şükür” derler, neredeyse hallerine sevinerek…
Sokağa baktığımızda, ne yazık ki kanıksadığımız günlük şiddet sahneleri, yolda/trafikte birbirlerini boğazlayanlar, bıçaklayanlar… Onun dışında evleri kan gölüne çeviren kadın cinayetleri, aile ve mafya hesaplaşmaları, o da yetmiyormuş gibi resmen açık açık kalkışma peşine düşmüş halleriyle utanmadan ortalıkta cirit atan, “Hilafet isterük! Şeriat isterük!” diye dolanan yobazlar!
Ayrıca yayından kaldırılan diziler, hapse atılan gazeteciler, erişim yasağı getirilen web siteleri, sosyal medya kanalları, aplikasyonlar, yetişkin içerikler, mahkeme kararlarına rağmen özgürlüğünden mahrum bırakılan insanlarımız…
İşte bir çırpıda yaşananları hatırladığımda aklımın oltasına takılanlar bunlar…
PEKİ YA KİŞİSEL BİLANÇOLARIMIZ?
Bunlar dışında hepimiz yine her yıl kendi bilançolarımızı çıkarıyoruz; kendi heyecanlarımız, kendi hayal kırıklıklarımız, kendi hedeflerimiz, kendi kayıplarımız… Her birimiz için ayrıdır bunlar, her birimiz geçmiş yılın muhasebesini çıkarıp önümüzdeki yıllara umut dolu hedefler koyarak başlarız!