Karşıtlıklarla ayrıştırılmaya zorla alıştırılmış bir toplumuz… Konu yalnız siyasi partilerin atışma alanı olan parlamentoda veya bunların tartışma altyapısını oluşturan medyadaki kavgalar değil. Bu konular 70 yıl kadar öncesine giden CHP- Demokrat Parti arasındaki ağır sürtüşmelerden başlar, şu anda en yoğun şekilde süren Fenerbahçe-Galatasaray kavgalarına kadar her farklı düzlemdeki konudan geçerek önümüze gelir dayanır.
Normal bir ülkede yelpazede farklı siyasi partiler vardır, belki sağ-sol, devrimci-muhafazakâr, liberal veya sosyal demokrat ya da sosyalist seçenekler arasında insanlar gider gelir. Ne var ki, Türkiye’de öyle ağır yol ayrımları yaşanmıştır ki, mahalleler ve insanlar sağcı-solcu diye kanlı çizgilerle ayrılmış, gencecik insanlar acımadan birbirlerini öldürebilmişlerdir. Mesela öyle partiler olmuştur ki, kendisine rakip partiler artık yaşamasın diye Tahkikat Komisyonları kurup, hem de kendi milletvekillerinin yargılacağı şekilde, onları resmen kapatmaya çalışır. Kimi partiler basına düşmandır, laikliğe düşmandır, özgürlüğe düşmandır, çağdaş yaşama düşmandır, kadın haklarına düşmandır, hayvanlara düşmandır, adeta dar gelirlilerin canlı kalma mücadelelerine düşmandır; halkımız da özenle yaratılan bu korkunç ortamda uğraştıkça uğraşır, bazen hayatına lanet okuyarak…