Beş hafta kadar önce, 17 Ağustos 2022’de, değerli arkadaşım Soner Yalçın, bana yazdığı bir yanıt üzerinden, Rusya’nın Ukrayna istilasını kendine göre haklı gerekçelerle kaçınılmaz gösteren bir yazı kaleme aldı.
Zaten savaşa karşı olan ben, Rusya’nın Ukrayna’ya istilasını da doğal olarak hiç affedemeyen bir konumdayım. Maalesef Soner Yalçın ve başka bazı ulusalcı sol Kemalistlerin Anti Amerikancı duruşları, temel görüşlerine doğrudan yön verebiliyor. Savaşa ideolojik ve stratejik haklı gerekçeler buluyorlar, Rusya adına…
Ben her şeyden önce Soner Yalçın’ın yazısındaki nezaket ve uygar üslup için çok teşekkür ediyorum. Çünkü maalesef bu topraklarda bunu herkes kolay yapamıyor.
Aramızda ciddi görüş farklılıkları var. Normalde bunları istediğim yeterlilikte açıklayabilmek için neredeyse bir kitap yazmam lazım; bu nedenle mecburen özetleyerek sadece o hayali kitabın bazı konu başlıklarını kullanacağım.
SAVAŞ SAVAŞTIR, ÖZELLİKLE KATLİAMLAR GÜN GİBİ
ORTADAYSA…
Benim savaşa karşı duruşum kesinlikle değişmeyecek. Nasıl
Amerika’nın Irak müdahalesine karşı en ağır tepkileri verip imza
kampanyaları yürütmüşsem, aynı kararlılıkla Rusya’nın Ukrayna’ya
karşı açtığı savaşa da tabii ki karşıyım. Tek kabul edilir savaş,
Atatürk’ün dediği gibi kendi topraklarınıza yöneltilen bir saldırı
olduğu zaman vatanınızı korumak için yapılandır. İşte bu nedenlerle
ben bu savaşta tabii ki Ukrayna’nın arkasındayım. Zaten bir
Kemalist olarak “yurtta sulh, cihanda sulh” evrensel bakışıyla
hayatıma yön veren en önemli sloganların en başında duruyorken,
başka bir şansım olamaz.
Atatürk’ün yaşamını biraz olsun bilenler, onun böyle bir savaşa nasıl bakıyor olabileceğini gayet rahat görebilirlerdi. On binlerce insanın ölümüne neden olan, milyonlarca insanı evinden, barkından, aşından, işinden, kolundan, bacağından, anasından, babasından, kardeşinden, sevdiğinden eden bu savaşın vahşiliğini hemen görür, bu saldırıyı sırf ileriye yönelik olası tehlikelere karşı “önlem almak adına” çekinmeden başlatan bir devleti de asla affetmezdi.