Onları ikaz etmiştik”, “Başka çaremiz kalmamıştı”, “NATO bizi kuşatıyordu”. Putin ve Putinciler neredeyse ateşin köşeye sıkıştırdığı akrebe dönüşme senaryosunu o kadar ağlamaklı ve inandırıcı bir mantığın üslubuyla dillendiriyorlar ki, insanın aklına yirmi yıl öncesinin George Bush’u geliyor. O da aynı çaresizliğin (!) mecburiyetleri altında “Irak’ta kitle imha silahları var” safsatasıyla evrensel hukuku ve Birleşmiş Milletler’i hiçe sayarak bu ülkeye girmiş ve bir buçuk milyon insanı öldürüp ceketini alıp çıkmıştı! Bunu da günümüz Putincileri, “Rusya’nın istese milyonları öldürebileceğini ama bunu yapmadan savaştığını” neredeyse övgüyle anlatıyorlar. Yani Rusya, sadece binlerce insanı öldürmekle yetiniyormuş, bence Nobel Barış Ödülü vermek lazım! Ama şimdilik Norveç, Kremlin Sözcüsü Peskov’un “İç güvenlik stratejisi nedeniyle var oluşumuza yönelik bir tehdit görürsek nükleer silahı da kullanabiliriz” şeklindeki tehditlerini görmezden geliversin!
ABD VE RUSYA’NIN DEV TAZMİNATLAR ÖDEMESİ LAZIM
Önce Amerikan sonra Rus emperyalizmleri üçüncü binyılı şimdiden
karanlığa boğdular. Hep söylerim, uygar bir ülke olmak ne
zenginlikle ne teknolojik üstünlükle hatta ne de çok yüksek bir
sanat ve felsefe düzeyine ulaşmakla olabiliyor. Uygarlık
seviyelerini, insanın insanı öldüreceği icatları geliştirmek ve
bunları kullanabilmek olarak gördükleri sürece, tarih çöplüğünün
zavallı birer zalim bozuntusu olmaktan öteye gidemezler. Rusya’nın
Mariupol kentinin yüzde doksanını yerle bir eden “hipersonik
hançer füzeleri” onların övünç kaynağı filan değil,
zavallılıklarını taşıyan acizlik aygıtları. Sözde “Rusya’yı
yeniden büyük ve güçlü kılmak” isteyen hastalıklı ve megaloman
bir tipolojinin, ismini yirminci yüzyılın en lekeli birkaç
diktatörünün seviyesine taşıma çabaları. Bana sorsanız
Birleşmiş Milletler’in, ABD ve Rusya’yı yirminci yüzyılın
lekelileri olarak yargılayıp Ortadoğu ve Ukrayna’ya verdikleri
milyarlarca, trilyarlarca dolarlık zararı tazmin etmekle işe
başlaması lazım...