TBMM'de söz alan CHP Grup Başkanvekili Engin Altay diyor ki :
"Bu hükümet dünyanın en doğru işini bile yapsa, bizim bu hükümeti alkışlayacak halimiz yok. Milletin bize verdiği görev bu kardeşim." Zihniyet bu işte. Halbuki eğri oturup doğru konuşmak deyimi bu toplumun doğruları söyleme cesaretini gösteriyor. Toplumla bu doğruya yanlış diyen zihniyet arasında gece ile gündüz kadar fark var.
Bu çarpık zihniyetin ülkeye zaman kaybettirdiği ortada.
21 Aralık 2017'de BM'nin Kudüs'ün İsrail'e ait olmadığını, İsrail'in orada işgalci olduğunu teyit eden kararı bu yapının belki gerçekleri görmesini sağlar. Kudüs Gecesi'nden darbe gerekçesi çıkaranlar ülkenin zamanını çaldılar, gençlerini çaldılar, ülkeyi, FETÖ tipi yapıların tuzağına ittiler.
31 Aralık 1996'da Ankara Sincan'da Kudüs Gecesi düzenlendiği gerekçesiyle 28 Şubat Post Modern Darbe Süreci başlattılar, milletin üzerine tankları sürdüler.Üniversite önlerinden saçlarından tutulup sürüklenen öğrencilerin gözyaşları, katılaşmış yürekleri hiç sızlatmadı. Kudüs'ün esaretini kınamak yasaktı. 14 Mayıs 1948'de terör devleti İsrail'i ilk tanıyan ülkelerden biri de CHP'nin Türkiye'si idi.
Birleşik Arap Emirlikleri Dışişleri Bakanının Medine müdafiî Fahrettin Paşa ve onun şahsında Osmanlı ile ilgili hezeyanı ile Şeflik yıllarının uygulaması arasında zerre kadar fark yok; fazlası var. Camilerin açık artırma ile satıldığı, ahıra, depoya, kışlaya çevrildiği, ezanın, Kur'an-Kerim'in yasaklandığı, Osmanlı evladının sürgün edildiği, on yıl aralıklarla darbelerin yapıldığı, millete hizmet edenlerin uyduruk mahkemelerde yargılanıp asıldığı yılların baş aktörü işte bu zihniyet değil mi? "Kâbe Arap'ın olsun bize Çankaya yeter." sözünün ayakta alkışlandığı, Osmanlı arşivlerinin hurda kâğıt olarak okkası üç kuruştan satıldığı, tarihe küfürde yarışıldığı yıllar... Birleşik Arap Emirlikleri Dışişleri Bakanı (fötr şapkasıyla da) bize Şeflik yıllarımızı hatırlatıyor.