15 Temmuz 2016 direnişi ve 13 Aralık 2017 İslam İşbirliği Teşkilatı İstanbul Toplantısı / Bildirisi; tarihin dönüm noktalarından ikisi.
15 Temmuz direnişi olmasaydı, Ankara, İstanbul düşseydi; Kudüs de düşerdi.
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, nasıl ki 15 Temmuz'da milletimizi meydanlara , havaalanlarına, toplanmaya, devleti, milleti işgalcilere karşı direnişe, vatanı savunmaya davet ettiyse, 13 Aralık 2017'de bu çağrısını Kudüs'ün savunulması ve İslam aleminin ayağa kalkması için yeniledi.
15 Temmuz, Kudüs tahkimatıdır, ümmetin direnişini, azim kararlılığını güçlendirmiştir. O gün hainler, nasıl ki hiç beklemedikleri bir şekilde bozguna uğratıldıysa, onların ağababaları da aynı akıbete düçar olmaktan kurtulamayacaklarını 13 Aralık 2017'de anlamış olmalılar. Başkenti Doğu Kudüs olan Filistin Devleti'nin ilanı, İslam İşbirliği Teşkilatı'nın en güçlü kararlardandır. Bu kararlarla ilgili İslam aleminin, kamuoyunun beklentilerini 11 Aralıkta ( toplantıdan iki gün önce) buradan ifadeye çalışmıştım.
Kudüs direnişi, " One Minute"la 15 Temmuz'la tahkim ediliyor. Kudüs'te on altı yaşındaki Fevzi Cüneydi'yi yirmiye yakın işgalcinin rehin alması, İsrail'in korkaklığının, panik halinin göstergesi değil mi?
Korkunun ecele faydası olmaz.