1960'ta “DP’liler yurtdışına çıkarken 12 uçak dolusu altın, mücevherat ve parayla kaçarken, yakalandılar" ve "Yüzlerce genç öldürüldükten sonra gizlice gömülüp, bir kısmının hayvan yemi yapılan makinelerde toz haline getirildi” diyordu.
15 Temmuz'da da Cumhurbaşkanı'nın Almanya'ya sığındığını söylüyorlardı.
Kafası sosyalizm, kalbi kapitalizm, gıdası siyonizm...
ABD'ye karşıdır ama maaşını oradan alır. Hedefe varmak için her yolu mubah görürür. Darbeleri destekler, bayram ilan etmekten utanmaz.
"Türkiye Avrupa'nın yörüngesinden çıktı. Türkiye'nin ekseni kaydı." demeye devam ediyorlar.
17-25 Aralık Yargı- Emniyet darbesi dört yıl aradan sonra 28 Kasım'da yeniden tedavüle sokuldu. Dört yıl önce nasıl ki kumpas kasetlerini huşu içinde dinledilerse, bugün de aynı aymazlıkla iftiralarına devam ediyorlar. ABD 'deki tiyatro ile eş zamanlı olarak senaryoya Man adasını da eklediler. Nasıl ki 2013'te "Rüşvet ve Büyük Yolsuzluk Operasyonu" diyerek Rıza Sarraf dosyasına, İstanbul'da Yavuz Sultan Selim Köprüsü, Marmaray ve üçüncü havaalanı inşaatını yapan şirketlerin mal varlıklarına el koyarak Türkiye'ye aynı zamanda ekonomik saldırıya geçtilerse bugün de aynı şekilde saldırıyorlar.