17 Eylül 1961'de 56 yıl önce bu ülkenin Başbakanını, Dışişleri ve Maliye Bakanını katlettiler. Katliamı kokteylle kutlayanlar 3 Nisan 1963'te darbeyi Hürriyet ve Anayasa Bayramı olarak 1981'e kadar Millî Bayram olarak kutladılar. Bunların, insanları ateşe atan Budist rahiplerden farkları yok. Bugün 15 Temmuz darbe girişimine tiyatro, kontrollü diyenler eğer başarılı olsalardı 15 Temmuz'u da darbe bayramı ilan etmekten çekinmeyeceklerdi. Marmaris'te Cumhurbaşkanına suikaste teşebbüs edenlerin arkasında da yine bu melun güç odakları bulunmakta. Kemalist- FETÖ ittifakıyla denedikleri kaos ve işgal planı tutmayınca failleri gizleme ve adaleti yanıltmak için 'tiyatro' iftirasına sarıldılar.
Bu damar, II. Abdülhamit'e ne iftiralar atmışsa, 56 yıl önce hangi gerekçelerle Adnan Menderes'i, Fatin Rüştü Zorlu'yu, Hasan Polatkan'ı katletmişse, TBMM'yi kapatmışsa bugün de aynı iftiralara başvuruyor. Gezi kalkışmasında "Zulüm 1453'te başladı." diyenler, köhne Bizans'ın artıkları.
1954'te 1854'te alınan ve Duyunu Umumiye Borçları olarak bilinen borçlar ödendi. Bundan rahatsız olan kaosçular 6-7 Eylül 1955'te devreye girdi; Selanik'te Mustafa Kemal'in doğduğu evi kundakladılar, İstanbul'da onlarca kişinin ölümüne ve azınlıklara ait binlerce ev ve işyerlerini yağmaladılar, müteşebbislere Türkiye'nin güvenli bir ülke olmadığı mesajı verdiler. Bir başka ilginç nokta ise bu olaydan bir hafta önce (29 Ağustos 1955'te) Londra Konferansında Türkiye'nin de davet edildiği Kıbrıs müzakerelerinin başlamış olması. 7 Eylül'de Selanik ve İstanbul'daki olaylar bahane edilerek bir sonuca ulaşılamadan konferans dağıldı. Ne enteresandır ki, Türkiye, Mayıs 2013'te IMF'ye borçlarının ödemesinden hemen sonra Gezi olayları başlatıldı. Gezici güruh, üçüncü hava limanına, Marmaray'a, Yavuz Sultan Selim Köprüsü'ne karşı olduklarını bir heyetle hükümet yetkililerine bildirdiler. Altı ay sonra (17-25 Aralık 2013'te) FETÖ devreye sokularak bu yatırımların üstlenici firmalarının mal varlıklarına el konuldu. Bu süreç bugün ABD eliyle açıkça yürütülmekte. ABD'de eski Ekonomi Bakanı hakkında tutuklama kararının çıkarılması bunun en bariz göstergesidir.
1 Kasım 2015 seçimlerinden sonra sokaklara caddelere bombalı tuzaklar kurarak iç savaş provaları yapanların hevesleri kursaklarında kalınca "İş başa düştü." deyip 3 bin tır dolusu silahı terör örgütüne vererek yeni bir senaryoya geçtiler. Barzanî üzerinden kanlı bir sürece sürüklenen coğrafyamızı yine bizler kardeşlik bağlarımızı kuvvetlendirerek kurtaracağız.
Hz. Peygamber'den (sav) başlayan bu seferberlik 15 Temmuz'da bir kez daha kendini gösterdi.
Hira'da "Oku!" emriyle başladı bu kutlu yürüyüş.