Demokrasinin ölçüsü muhalefettir. Hükümet her sistemde vardır ama demokratik muhalefet sadece demokrasilerde yer alır.
Avusturya Başbakanı Sebastian Kurz... Camileri kapatmayı, imamları göndermeyi planlıyor. Avusturya'da Çanakkale Gecesi düzenlenmesinden sonra böyle bir kararın gündeme gelmesi enteresan değil. Esasında bu tür kararlar bize yabancı değil. Bunun benzerlerini, daha radikalini bu ülkede yaşadık. 28 Şubat süreci de Kudüs Gecesi'inden sonra başlamıştı. 31 Ocak 1997'de Sincan'da düzenlenen bu geceden sonra 4 Şubat 1997'de tankları yürütenlerin rahatsızlığı Kudüs'ün işgalinin konu edinilmesiydi.
Türkiye'de 'irtica', Avrupa'da da 'İslamofobi' kavramları üzerinden operasyonlar başlatılmıştır. Darbeler, muhtıralar bundan dolayı Avrupa'nın eleştirisi dışında kalmıştır. Demokrasi. insan hakları bu durumlarda hiç gündemlerinde olmamıştır, yasaklar, yok saymalar, ötekileştirmeler, AB kriterlerine aykırı bulunmamıştır.
Sebastian Kurzlar, halkı Müslüman olan ülkelerde etkin konumdalar. Müslüman ülkelerde İslam korkusunu daha çok pompalıyorlar. Mısır, Suriye, Birleşik Arap Emirlikleri gibi ülkelerde bu tipler yönetim kademelerinde en başta yer almaktalar. Türkiye'nin doksan beş yıllık tarihinin seksen yılı bu tiplerin İslamofobik uygulamalarıyla dolu. En yakın örneği; başörtüsü yasağıdır. Bu çok açık bir hak ihlali olduğu halde 'AB Kriterleri' adına en küçük bir eleştiri yapılmamıştır. Aksine, yasaklar çağdaşlaşma adına teşvik edilmiştir.
Avusturya'da camiilerin kapatılmasıyla Türkiye'de ahır, meyhane, depo, kışla yapılması arasında bir değerlendirme yapıldığında Avusturya'daki uygulama hafif kalıyor. Ezanı yasaklayan zihniyetle Sebastian arasında fark yok. Kuran'ı 'köhne kitap' olarak yaftalayanların fikir babaları bu Sebastian Kurzlar değil mi?
Türkiye, dışardan gelen saldırılara karşı dayanıklı olabilirken içten çökertme girişimlerine karşı gaflete düşebiliyor. Bunun son örneği FETÖ'nün darbe girişimidir. Cemaat zannedilen yapının terör/ajan örgüt olduğunu toplumun büyük bir kesimi bilmiyordu, tahmin bile edemiyordu. Ne acıdır ki 15 Temmuz'da gerçek yüzü ortaya çıkmış bu terör yapılanmasını hâlâ masum göstermeye çalışanların olmasıdır. Terörist söylemlerle iktidar olma hesapları yapanların o melun geceyi anlamamış olmaları mümkün değil; hırsları akıllarını, sağduyularını esir aldığı için bu kanlı gömleği bedenlerine yakıştırabiliyorlar. Yoksa, askeri, polisi, öğretmeni, kadını, erkeği , yaşlıyı, genci, çocuğu katledenleri, onların yandaşlarını, canlı bombaları övmeleri bilmediklerinden değil.