Ankara'da ilk günlerdi…
Ulus'tan Gar'a doğru inen
yolda, sağda eski Meclis, solda cumhuriyetin ilk balolarının
yapıldığı Ankara Palas…
Mokasenlerimle yürürken, sanki Sivrihisar'a ilk sevkiyatın piyade
taburu, benimle yürüyormuş gibi gelmişti…
Rap rap rap…
Üniversitenin ilk yılları; akşamları pencerelerinden sokağa süzülen
yemek kokularını çeke çeke, annemizin yemeklerini
özleyerek Ankara sokaklarında ilk
dolanışlar…
İlk yurt hayatı, evini özleyen öğrencilerin ranzada oturup
ağlayışları, taksitle yemek yenilen Nabi'nin lokantası, tek başına
ilk yılbaşı…
*
Gazeteciliğe başlayıp da ilk haberim çıktığında, henüz güneş
doğmadan gazeteyi alıp göğsüme basarak koştuğum, gösterecek kimsem
olmadığı için sevincimi paylaştığım o park…
Bir bankta, tek başıma…
Ama…
Seviyordum Ankara'yı…