“Benim bir milyon Ermeni’nin ne olduğu konusunda bilgim yok…
Benim bir tek Ermenim vardı…
Annemiz öldükten sonra devlet memuru olan babam, atının arkasına
beni ve kız kardeşimi alıp anneannemize götürdü… Urfa’ya yakın
Tülmen’in bağları içindeki o büyük evde anneannemiz bizi karşıladı…
Çocukluk anıları silinmiş olsa bile, onun bize çok özen
gösterdiğini hatırlıyorum…
Anneannemiz o büyük evdeki teyzelerime, öbür kadınlara benzemezdi…
Uzun boyu, incecik bedeni, sarı saçları, çakır gözleri vardı, adı
Ümmühan’dı…
Bütün aile ona saygı duyar, bütün aile onu severdi. Ona danışılır,
görüşü alınırdı… Özellikle sert yapılı ve çok okumuş babamın ona
duyduğu güven ve saygı dikkatimi çekerdi…
Biz büyüdük… Büyüdükçe onun asıl anneannemiz olmadığını,
anneannemizin öldüğünü, onun sonradan oraya geldiğini öğrendik…
O bir Ermeni kızıydı…