Binalar kayıyor…
İstanbul’dan kaçmak ister gibi…
Ayakları olsa, bir teki durmaz…
Parkları, korulukları, ağaçları, yeşil alanları çalınmış… Rant uğruna yağmalanmış, talan edilmiş… Zevksizliğin, saygısızlığın, görgüsüzlüğün neticesi… Altı-üstü oyulmuş kentte ayakta duramıyor binalar…
Birbirlerine ne kadar çok benziyorlar…
Bina da, insan da…
*
Eski İstanbul’u yıkıp dört bir yanı çirkin kulelerle doldurdular…
Uzun uzun baktım cam binalara…
Hani içinde; sararmış atlet, kirli çamaşır, yıkanmamış bir vücut taşıyan… Ama parlak takım elbiseli, çiçekli kravatlı, yakası mendilli, bıyıkları boyalı o adam gibi…
Öyle sırıtıyor…
Adam da, bina da…