Tolga bebekti, uzun yıllar
sürecek “gazetecilik” denilen,
gidenlerin genelde dönmedikleri bir yolculuğa çıkıyordum…
O gece minik yumuk ellerini öpmüş, küçük bir kağıda yazdığım notumu
yastığının altına bırakıp gitmiştim…
“Büyüme bebeğim büyüme
Büyürsen seni sömürecekler…
Bu minik ellerin, minik ayaklarınla böyle, küçük
kal…
Büyürsen sizi öldürecekler…”
*
Yıllar sonra Gezi olaylarında takur tukur çocukları
vurduklarında, twitter’de bu notumu hatırlamaya çalışmış,
arkadaşlarıyla Taksim’de direnen oğluma aklımda kaldığı kadarıyla
atmayı denemiştim…
“Öyle değildi baba, şöyle demiştin” diye notu
bana geri yolladı…
O küçük kağıdı saklamış…
*
Bizim kuşaklar yandı…
En güzel yıllarımız çırpınarak, dövünerek, yakınarak, ağlayarak,
sızlanarak geçti… Hiçbirimiz tamı tamına mutlu olamadık… Kahkahalar
attığımızda dahi, kıkırdarken içimizdeki acı battı, gülüşlerimiz
dudaklarımızda donup kaldı…