Eskiden çok güzel yalan söylerdik…
Bir sofraya oturdun mu, hele dinleyen varsa, içine biraz heyecan da koyarsan, ağızları öyle açık kalırdı…
Atabildiğin kadar at, nasılsa doğrusunu bilen yok…
*
Sonra bu Google çıktı…
Bir tür yalan makinesi…
Daha sen “Sultan Yavuz Murat Han Paris’e yürüdüğünde” derken, yeğen masanın altından cebini açıp bakıyor “Dayı adı öyle değil, o tarafa da hiç gitmemiş” diyor…
Büyüklere saygı da yok tabi…