Gezi'nin üçüncü yılı…
Geldi-geçti deme sakın, sürprizlerle doludur bu ülke…
38 ilçeden 5 bin otobüs, 21 ilçeden 146 vapur ile insan taşıyıp, 6
bin polis, 300 keskin nişancı, bir firkateyn, bir denizaltı ile
Yenikapı'daki sunta kalede kendini “Yeni Fatih” ilan
edebilirsin…
Ama Gezi'nin kızı çıkageldi mi, bir kırmızı karanfille tüm dünyayı
fetheder…
Şaşırırsın…
*
Ormanları yok ettin, sesi çıkmadı kullarının…
Ama Taksim'de bir ağaç dalından gidersin…
Şapşallaşırsın…
*
Paşaları tavuğa çevirirsin…
Kendine kartondan ordu yaparsın…
Tam zafer sarhoşluğundayken sen…
Gezi Parkı'nda, annesi altını değiştirirken bir bebek gözükür,
milyonlar bir anda ordu olur peşinde…
Apışırsın…
*
Hukuku yıkarsın…
Yargıyı bitirirsin…
Savcı sen olursun…
Yüksek yargıçları peşine takıp armut toplamaya götürürsün…
Ama gözyaşlarını sile sile balkonlarına çıkan o insanların
yüreklerinde bir büyük mahkeme kurulur…
Mahkûm olursun…