“Bir arkadaşımız odasındaki Atatürk'ün çerçevesini
indirdi” deyince, indireni bulamadılar, onu CHP'den
attılar…
Partinin penceresinden gözüken Atatürk'ün köşkü yıkılırken dahi
seyrettiler de, çerçevesi falan derken, Aylin
Nazlıaka'yı ihraç ettiler…
*
Bir babanın reddedilen suçsuz kızı gibi, gizli
gizli “Ben o ailenin kızıyım” diyerek
çalışmalarını sürdürdü…
Tepkisi olan her gencin yanına koştu, her olayda oradaydı, her
demokratik eylemde en önde durup direndi…
*
Sıra gelmişti, cumhuriyet denilen büyük
mirası TBMM'de yıkmaya…
CHP “Topluca oturma” eyleminin
arkasından, “Toplu ayağa kalkma”, “Toplu arka dönme”,
“Toplu dışarı çıkma”, “toplu içeri girme”, “Toplu girip çıkma,
girip çıkma” eylemlerinde bulunduktan
sonra, “Şimdi topluca ne
yapalım?” derken…
O kadın fırladı, elindeki
kelepçeyi TBMM kürsüsüne taktı…
Bir anda Türkiye'yi TBMM'ye kilitledi…
*
Cumhuriyetten önce, nüfus sayımlarında bireyden dahi sayılmayan,
seçme hakkı bile olmayan, cumhuriyet sayesinde milletvekili
olmuş AKP'li kadınların saldırısına uğradı
bir anda…
Tartakladılar…
Hırpaladılar…
Tekmelediler…
Ama o kürsüde 1.5 saat kalarak söyleyeceğini söyledi…
“Biliyorum vicdanınız rahat değil” diyerek
Devlet Bahçeli'ye…
“Hırpalanmayı, aç-susuz kalmayı göze aldığım için
buradayım” diyerek CHP'ye…
“Benim cumhuriyete borcum var” diyerek,
götünün korkusundan sesini çıkarmayan bu ülkenin erkeklerine ders
verdi…