“Şahikalar üstünde meydan okur bu erler
Yaklaşacak düşmana mezar olur bu yerler
Bağlayamaz bir kuvvet bu kasırga milleti
Tarihlere sorun ki bize “Ölmez Türk” derler…”
*
Harbiye Marşı böyle bitiyor…
Ama Harbiye'nin kendisi böyle bitmedi…
*
Türkiye üzerindeki büyük plan hazırlandığında; cumhuriyeti
bitirmek için önce Harbiyelileri bitirmek gerekiyordu…
Ve başladılar…
*
Ergenekon, Balyoz, Casusluk Davası, Kozmik Oda komedisi… Vatana
ihanetle suçlanıp demir parmaklıkların arkasına kapatılmış bir
ordu…
İkinci aşama; bu kez rütbe kadrolarını değil, askeri kurumları yok
etmeye gelmişti sıra…
*
Dünyanın en aptal insanına anlatsanız; önce “FETÖ
yargısı” ile orduyu hücreye kapatıp… Arkasından
“FETÖ” girmiş diye kalanını bitirmenin
hinliğini anlar…
Türkiye anlamadı…
*
Jandarması, sahil güvenliği, istihbaratı, hastaneleri dahi
bakanlıklara bölüştürüldü…
Askeri kurumları, istila ordusunun askerleriymiş gibi yükleyip,
olabildiği kadar uzağa gönderdiler…
Harp Okulları, Kuleli, astsubay okulları, askeri liseler
kapatıldı…
*
Her sene Harp Okulu'nun açılışında yapılan o tören…
Sıra yoklamaya gelince, Atatürk'ün Harbiye
numarası“1283” okunduğunda… Yüreği; yurt,
cumhuriyet, millet, bayrak ve çağdaş Türkiye devrimleriyle dolu
subay adaylarının, hep birlikte ayağa
kalkıp “İçimizde” diye haykırması…
Hüzün bir anıdır artık…