Hani iniş aşağı durmanız gerektiğini düşünürsünüz ama
duramazsınız… Ayaklarınız, kollarınız havada daireler çizer…
İçinizden “Durmam lazım, niye
duramıyorum?” dersiniz…
Kafa ayaklara “dur” emri verir ya,
ayaklar dursa da kafa gittiği için, altı boş kalan kafadan anında
ayaklara “koş” emri gelir…
Durayım derken daha da hızlanırsınız…
Sonunda son çare, orta bölgeyi devreye sokup kıç üstü oturur
insan…
Bu “Kontrolsüz güç” dediğimiz
şeydir…
*
Bu seçim olmaktan çıktı…
Bir yanda sesini seçmenlerine duyurmak isteyen siyasi partiler…
Öte yanda her türlü hukuksuzluğu, kuralsızlığı, kini, nefreti ile
meydanlara düşmüş…
Parlamenter rejimi yıkmak isteyen, kontrolsüz
güç…
*
Arkasında:
Vali, kaymakam, savcı, yargıç, belediye başkanı, trafik, polis,
zabıta, okullar, milli eğitim, yurtlar, tapu müdürü …
YSK, AYM, TSK, DDK, MGK, YÖK, DİB, TMSF, TÜİK, THY, TRT, RTÜK,
HSYK, AA, TCDD, THM, TCK, YSE, DSİ, ASKİ, İSKİ, DMO, DPT, DİE, PTT,
EGO, TFF, TZDK…
Ambar memuru, depo amiri, itfaiye, park ve bahçeler, temizlik
işleri, tedarik müdürü…
İnsanları sadece Cumhurbaşkanı’nın olduğu tarafa
götüren:
Metro, otobüs, tren, gemi, Marmaray, ambulans, çöp kamyonu, kepçe,
vinç…