O gün iş çıkışı evin önüne geldiğimde, içeriden yanık bir mevlit
sesi geliyordu…
Kapının önünde bir sürü araba vardı… Şoförler kaldırıma oturmuş
mevlit helvası yiyorlardı, şaşırmıştım…
O zaman Maliye Bakanı Adnan Kahveci’nin şoförünü tanıdım, “Neler
oluyor?” diye sordum… “Sizin yenge hanım mevlit okutuyor, ben bizim
hanımefendi’yi getirdim” dedi…
“İyi ama benim karım Katolik” dedim..
*
(Özel hayatımın anısı ama okurlarım hayatımızda ne varsa bilsinler isterim…)
*
İmamın sesi çok güzeldi, şoförlerle kapının önüne oturup
dinlemiştim…
Elini sıktığımda güzel giyimi, kravatı, nezaketi hoşuma gitmişti…
Misafirler dağıldıktan sonra onu bırakmadım, makamlar üzerinde
konuştuk, iyi bir müzik bilgisi vardı… Yenimahalle Karşıyaka
camisinde imamdı… Voleybol oynuyormuş, mahallenin gençleriyle
birlikte takım kurmuşlar…
O sırada Rus yazarları okuyordu, karşımda bir Türk aydını
vardı…
Dost olmuştuk…
Katolik evinde mevlidin sırrını birlikte çözmüştük; Andree
Hıristiyan’dı, ama Müslüman dostlarının dualarını ve duygularını, o
sırada kaybettiği yumurta ikizi kız kardeşine yönlendirmek istemiş,
mevlit okutmuştu…
“Bütün dualar aynı yere gider” demişti arkadaşım imam…
*
Önceki gün Ankara’ya gelen Belçika Adalet Bakanı ile ilgili o
incitici haberi okuyunca bunları düşündüm…
“Belçikalı Bakanı, Diyanet İşleri Başkanı’na gönderdikleri
imamların, oraya entegre olamadıklarını, onları sınava tabi
tutacaklarını söyledi…”
Bir de devleti yönetmeye kalkınca imam, tabii böyle oldu…